Şu son uç beş yılda beni en çok güldüren söz AB normları sözüdür.
Doğayı sevdiğine yemin eden bireyin, AB normlarına bağlılığı doğayı kahkaha attırırken ağlatan bir bağlılıktır.
Dünya üzerinde on bin den fazla domates çeşidi varken, norma düşkün AB kendi sınırları içinde ve elbette normlarını tanrı kelâmı bilen diğer devletler için de sadece altı çeşit domatesin ekilip, yetiştirilip, alınıp satılıp yenilmesine hükmetmiştir.
AB normlarına sersemce bağlı olanlar çaresiz buna da bağlılar.
Alın size haber.
AB pazarında yer kalmadığı için AB, kendi üyesi olmayan Türkiye’den patates ekimini azaltmasını istedi ve Türkiye’nin tek adamı da eyyyy Avrupa deyip 25 ilde patates ekimini engelledi yasakladı.
AB normları hürriyet mi diyor.
Akıllım AB nin doğumu taş çatlasa altmış yıl önceye dayanır, hürriyet ve mücadelesi ise altmış bin yıllık bir tarih.
AB normlarından biri de barış mı.
Şahane bir barıştır Fransız savaş uçaklarının Libya’yı günlerce bombardumana tabi tutması.
Hümanite AB normu mu.
Evet ve bu öyle bir hümanitedir ki ; Akdeniz boğularak ölen mülteciler mezarlığı oldu.
Başka ne var AB normu deyip tapındığınız.
Sayın sayabildiğiniz kadar ve tapının.
AB normları tektir aslında, Alman ve Fransız şirketlerinin çıkarı.
Hıyarın boyutundan ibaret olması bile saçmayken AB normlarının, size neyi, nereye kadar ve nasıl düşüneceğinizi de dikte ediyor ve bayılıyor hatta tapınıyorsunuz.
Alın size bir AB normu daha.
AB sınırları dışında kalanlar hele de Afrikadakiler, Asyadakiler, Lâtin Amerikadakiler insan değiller onlar sadece bize üretenler, bize çok ucuz işçilikle üretenler ve çok pahalıya tüketenlerdir.
Yanlış diyorsa aklınız yukarda okuduklarınıza tam da AB normalarında bir aklınız var.
Aklınızla övünüp AB normlarına tapmaya devam edebilirsiniz. Geçmiş olsun, Allah ya da tabiat acil şifalar versin