Küçük Medrese sokağı.
Lefkoşa sur içinde. Bizim sokak.
İşinde gücünde insanların gün işleyip gün yediği zamanlardı 1950 ler 60 başları.
Günlük işlerinden ve ailelerinden başka bişeyle ilgilenmez görünseler de aslı öyle değildi.
Her sokağın bir ev gibi olduğu zamanlardı.
Kapılar açıktı gün boyu ve sadece sokağa açık olmak değildi, bütün evler bütün komşulara açıktı ve komşu komşunun yarasına merhem sevincine ortakdı.
Kapılar açıktı ve hırsızlık tek tüktü, iki nedenle, bir ; zengin değildi kimse kimseden ve iki ; kimsenin gözü yoktu kimsenin eşyasında.
Kokusu çıkan yemek yapıldı mı, komşu payı ayrılıp gönderilmeden oturulmazdı sofraya.
Evimden çıkıp da üçyüz adım atımıydım hangi yöne olursa olsun, Lefkoşa biterdi, Dünya da biterdi. Kuşatma altındaydık 1963 21 Aralığından sonra. Yıllarca sürdü bu.
Yaşıtlarımın, benle birlikte hep beraber yaşadığımız o tarihi anlatmak değil bu gün için derdim. Şunu söylemeliyim ama, 12 yaşımla beni yakalayan o dönem, 1963-67 dönemi Lekoşa’sı hayatımın en güzel onurlu dönemiydi. Tam anlamıyla komün hayatı hüküm sürüyordu. Gönüllü mucahitti yaşı 14-15 i bulanlar.
Ve her çocuğun annesiydi anneler.
Koca koca insanlar olacaksınız ve 1963 Aralığında başlayan olaylar, fasariyalar, çatışmalar, allem galem Mansura’lar hakkında haberiniz yoktu MUŞŞ, bilginiz yoktu MUŞŞ, dahliniz yoktu MUŞŞ gibi masallar anlatacaksınız.
Bu saçma salak masallara inancak olanlar var mı, hayır yok. Ya ne var, kim bilir hangi küçücük ya da büyük menfaatleri doğrultusunda inanmışşş gibi yapanlar var hem de bol bol.
Avuç içi kadar adacıkda, Makarios’un hangi haltları siyaset diye planlayıp, Grivas ile birlikte yönettiği EOKA nın 1955- 1967 yılları arasında yediği haltları bilmez miş, yeni öğrenmiş, kim.
AKEL, yeni öğrenmişşşş, 74 den sonra hatta 2004 den sonra öğrenmişşş gibi yapıyor Kıbrıs adasının kana boğan Makarios- EOKA saldırganlığını.
Oysa Genel Sekreter Bay Ezekias Papayuannu ‘ junta idaresindeki Yunanistan’a bağlanmaya dahi hazırız’ diye roportaj verdiğinde yabancı gaztecilere, EOKA 200 Kıbrıs Elenini ve 200 den fazla Kıbrıs Türkünü katletmişti çoktan.
Ve 1964 Dllirga ( allem galem Mansura ) çarpışmalarına Türk savaş uçakları müdahale edince, AKEL Merkez Komitesi üyelerinden biri ‘ bu gün burada Kıbrıs Elenleri ile anavatanımız Yunanistan’ dan gelen elen kardeşlerimizin kanları birbirine karıştı kutsal anavatanımız uğruna’ demişti.
Uzatmıyalım. Kendini Federalist diye pazarlayan şimdiki AKEL genel sekreteri bay Andros Kipriyanu’ya dikkatle baktığımızda üç şeye çok özen gösterdiğini hemen görürüz.
- Türklerle yaptığı ortak toplantılar sonunda yayınladıkları bildirilerde
ortak mücadele – ortak vatan derken buna ortak devlet şiarını asla ama asla katmadığını.
- Sözüm ona Kıbrıs Elenlerinin Türklere yönelik saldırganlıklarından katliamlarından söz ederken EOKA değil de ille de EOKA B den söz etmesi. EOKA B 1970 li yılların örgütü,
Beyefendi kendince Kıbrıs sorunun 1963 de başlamadığını not ediyor kendi ajandacığına zikrediyor kurnaz açıkgöz sandığı kafacığına
- Kıbrıs halkı demek sureti ile de politik manevra gereği federalist gibi görünürken aslında hiç de federasyon yanlısı olmadığını.
Federasyon çünkü en azından iki halk arasında olası. Andros ile görüşenler bir sorsa, tek bir halk varsa Kıbrıs’da kiminle federasyon yapacak bu Andros ve partisi