ANA LİSAN VE MERAMI ANLATMAK

Meram anlatmak diye bir şey vardır.

Meramın anlatılabilmesi önemlidir ve ille de ana lisana vakıf olmayı gerektirir.

İlkokul 1. Sınıftan başlayarak her bir kişiye ana lisanı öğretme konusuna ciddiyetle eğilmek gerekir.

Ana lisana vakıf olmadan kavramları anlamak, içini yeni şeylerle de doldurmak ve anlatabilmek mümkün değildir.

İş nedir.

Bahçenizdeki elma ağacından yiyeceğiniz kadar elma toplamak iş midir. Tente örmek, misafir odanızdaki sehpalar için tente örmek iş midir,  iş ise ücreti nedir.

Her işin ücreti mi olmalı derseniz evet olmalı.

Hukuk dilinde iş ücret karşılığı yapılır diye ukalalık yapmadan şunu anlamalıyız ki ; annelik dünyanın en değerli en meşakkatli ve en kutsal işi olmasına karşın ücreti yoktur olmaz ve olamaz.

Evde kahvede konuşurken kitap okumaya bile iş demek olasıdır ve fakat kitap okumak asla ve katiyen iş değildir eğer modernizm-post modernizmin icat ettiği editör sıfatı ile okunmuyorsa.

Yok eğer emeğiniz karşılığında bir ücret alarak geçimini- ailesinin geçimini sağlayan birisi iseniz yaptığınız şey iştir ve siz işçisiniz.

İşçi işin ne olduğunu, nasıl olması gerektiğini en iyi bilmek durumundadır ki Türkçeyi katlederek, patron-burjuva karşılığına ikame olarak getirilen ‘ iş verene – iş verenlere’ karşı hakkını ve hukukunu gerektiği gibi savunsun.

Patronsanız da işin ne olduğunu, işçiliğin ne demek olduğunu bilmek ve onlar, patronajınız altında işleyenlerin yaptıkları işin işçilere boğaz tokluğu – kıt kanaat geçinme olanakları sağlarken, size yanınızda çalıştırdıklarınızın hayal bile edemeyeceği kadar büyük kazançlar getirdiğini ve işçileriniz çalıştıkça – iş yaptıkça servetinize servet katacağınızın bilinci ile insaflı olmayı öğrenebilesiniz.

İşçiler ve patronlar bir birleri ile hak ve kâr mücadelesi yaparken ve binlerce yıllık insanlık tarihinin işçilere sağladığı hakların daha da ileriye taşınabilmesi için devlet varken, devletin yönetiminde bulunanların bu pençe penç tartışmanın içine balıklama atlayarak patronlar safında yer almaya çalışması ve bu mücadelede patronların kılıç kalkan ekibi gibi davranarak, işçiler üzerine taaruza geçmesi anlaşılır gibi olmayan büyük bir haksızlıktır.

İşçi ve patron kavramlarını bilmeden içini güncel anlamda da doldurmadan bir safsatalar zincirlemesine girmek yazarı da yeniden ana lisanın önemi üzerinde önemle durmaya yönlendiriyor.

Ana lisana vakıf olmadığınız için meramınızı anlatamadığınızı iddia ederken, hükümet, bakan, çalışma bakanı, sosyal devlet, sendika TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ kavramları konusunda da ana lisanınıza ve insanlık haklarına daha çok çalışmanıza gerek vardır.

Hep beraber ana lisanımıza Türkçemize çok çalışalım ki hak nedir, hukuk nedir sosyal devlet nedir imtihanlarında sınıfta kalmayasınız.