Anılarımdan Notlar: 10

Üç Yıllık Namık Kemal Lisesinde Öğrenciliğim 
Yeni okulum Namık Kemal Lisesi 1953 te kurulmuş yeni bir ortaöğretim kuruluşu idi.Bu isim altında henüz mezun vermemişti...1954-1955 Ders yılında ben bu okulun lise 1.sınıfınının bir öğrencisi olacaktım...Bizim dönemden önce Namık Kemal Lisesinin ilk mezunları olabilecek Lise 2 sınıfı mevcuttu... Ki bu sınıfta mesleklerinde ve Kıbrıs Türk Toplumunun siyasi yaşamında isim yapmış arkadaşlarımız vardı.Örneğin yıllar boyu siyasete damga vurmuş Ürolog Dr.Derviş Eroğlu gibi...Nağusa Milletvekilliği  ardından Milli Egitim Bakanlığı,arkasından uzun süre Başbakanlık görevini sürdürdürdükten sonra Cumhurbaşkanlığına seçilmiş ve iki dönem görevini  sürdürdükten sonra siyasetten kendi istemi ile çekilmiştır.
Bunun gibi aynı dönemden isim yapmış başarılı öğrenciler vardı..
NAMIK KEMAL LİSESİ HENÜZ YAZ TATİLİNDE 
Daha Namık Kemal Lisesi yaz tatilinde iken Limasoldan Mağusaya gelerek erkek öğrenci yurduna yatılı olarak yerleşmiştim.İlk ,(99okul arkadaşlıklarım öğrenci yurdunda  olmuştu. Haliyle bu arkadaşlarım Mağusa kasabasının haricinde olan coğrafi bölgelerdendi... Limasollu olarak ben  ve halen İstanbulda doktorluk yapan Çetin Ğüvener  Isminde bir arkadaşım vardı...Ve liseyi bitirene kadar onunla hep yakın arkadaş kalacaktım.
Yine öğrenci yurdunda kalan Mesarya,Karpas,Larnaka kasabası ve Larnakanın bazı köylerinden gelmiş  arkadaşlarım vardı.Hepsi ile kısa zamanda tanışıp arkadaş olmuştuk...Ancak yurtta tanıştığım bir arkadaşım benim için istisna idi...Mehmetçik(Galatya) otaokulundan mezun olduktan sonra o da benim gibi Namık Kemal Lisesini seçmiş ve öğrenci yurdunda ayni ranzayı paylaşmıştık.Bu arkadaşimla yaşamımda uzun süre güzel bir arkadaşlık sürdüreceğim gelecekte de... Kıbrıs Türk tababetinde ve ardından Kıbrıs Türk siyasi yaşamında Milletvekilliği,Sağlık Bakanlığı görevleri ile  namlı Dr.Mustafa Erbilendi anlattığım arkadaşım... Toplumumuzda yapmış olduğu ciddi görevleri dışında iyi bir insan olarak da anılmaktadır rahmetlik.. Benim için de öyle anımsanmaktadır daima..
Değerli arkadaşım Mustafa Erbilen'i rahmetle,sevgi ile anmaktayım.Onunla çok değerli ailevi yakınlıklarım çok değerli anılarım olmuştur. Lütfen isimlerini nakledemediğım Lise ve yurt arkadaşlarım kitabım içeriğinde kendilerinden söz etmediğim için alınganlik göstermesinler.Hepsini her zaman sevgi ile  ve mutlulukla anarım.Bu arkadaşlarim arasında yeni okuluma  intibakım için sınıfın çalışkan bir öğrencisi olan Altay Ertuğrulun özellikle geometri dersleri çalışmalarındaki yardımlarını asla unutmayacağım...Çünkü anılarım içerığinde  belirttiğim gibi benim ortaokul öğrenciliğim zamanında okulumuzun başarı düzeyi yetersizdi...
Ve aramızda insanla barışık ve sevecen Çatozlu Cevdet Paşaoğlunu nasıl unuturum.Boş vakitlerimizde birlikte bağlama çalarak ne kadar hoş vakit geçirmistik...Bir de  benden bir üst sinıfta Gönendereli rahmetlik Hasan Uzunoğlunu ömrumce anımsayacağim.Yaşamını polislik 
hizmetleri ile sürdürmüş ve kimselere zarar vermeden ruhunu Tanrıya teslim etmiştir.Nur içinde uyusun sevgili arkadaşim...
Arkadaşlik konusu dışında kayda değer ve anımsadikça beni mutlu eden çok güzel öğrenci yurdu anılarımı mutlulukla anarım.Ama en çok ilgimi çeken bir husus vardı ki not etmeden geçemiyeceğim.Ve lise boyunca kendisine çok yakın hissettiğim Toplumumuzda gazeteciliği ile isim yapmış ve halen yaşamını Avusturalyada sürdüren  Salih Çelebioğlunun yaşamımda önemli bir yeri vardır... Son zamanlara kadar internet aracılığı ile arkadaşlığımızı  sürdürmekteyim.
Kaldiğımız yurdun ilginç bir banyo sistemi vardı. Altından yanan bir banyo idi kullandığımız. Kıbrısta daha çok köylerde  yaygındı.Özellikle cumartesi gunleri yurdumuzun banyo günuydü.Sonradan öğrendiğim kadar bu banyo stili o zamanlar Kıbrista tercih ediliyordu ki küvetli banyo modası çıkana kadar.
Henüz okul tatilde iken Gazi Mağusa kasabasını daha yakindan tanımak için arkadaşlarımla kasaba içinde  gezmeye başlamıştık.Okulumuz hisarların dışinda idi... Ancak okul yurdumuz surlar içerisinde idi...Bu nedenle tarihi surlari gezip bilgilgilenmek benim için çok eylendirici idi.
Bir köprü ile surlar dışına çıkan sur kapısı ilginçti...Mazgallar yaşamıma yeni giren bir kavramdı.Hendek gezi yeri gibi kullanılabiliyordu...İnsan daha fazla oksijen gereksinimini hendekte gezerek karşılayabilirdi.Hendekteki yaban laleleri  ilgimi çekmiş hatta gelecekte geliştireceğim lake sevgime böyle başlamıştım.
Daha önemlisi Padişahlıkça sürgün edilen büyuk şair ve yazar Namık Kemal zindanını gezmek beni çok heyecanlandirmıştı. Ve yakıninda Namık Kemalin anısı için yapilan Namık Kemal heykeli...Ve onun hemen yakıninda tarihi Lala Mustafa Paşa camisi...Bu önemli yapitkarin önünde Gazi Mağusalılarin sevinç ve çeşitli ortak duygularını paylaşmak için kullandıklarıgenişçe Çarş Meydanı vardı.Gelecekte mitingler için bu meydan bu alan çok kullanılacaktı...
Ve yine bu meydana yakın kapalı Surlar içi Belediye pazarı vardır.Halk sebze,meyve et gibi gereksinimlerini bu pazar yerinden karşılamaktaydı... Ve yine çok ilgimi çeken Surlar içi batısındaki kapı yanında yer alan tarihi Campolat Paşa türbesini ziyarete değer bulmuştum.Bahsettiğim kapı dışından hemen çıkışta Gazi Mağusa Limanın girişine geçilirdi...Liman içini gezmek,denizi ve gemileri yakından seyretmek başlı başına  bir zevkti...