Anılarımdan Notlar

Yüksek Öğrenimimin İkinci Yılı Başlıyor

Bursum babamın şehadetinden sonra Kıbrıs Türk Kültür Derneği tarafından onaylandı.

1961-1962 Öğretim yılı döneminde hayatımın en üzgün anılarını geride bırakarak Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe 2.sınıfına devam etmek amacıyla ,yine Adana-Ankara yolculuğu sonunda Ankara'ya vardım.

Artık ne madden,ne de manen bana destek olacak bir  Babam olmadığı bilincinde idim.

Önceleri bir babanın olmamasından kaynaklı,  baba desteğinden yoksun tek başına kalmış bir fidan gibi hissetmekteydim kendimi...Ama babamın ilgi ve  desteğin desteğinu her zaman kalbimde ve bilincimde hissedecektim.

ÖĞRENİM SÜRECİNDE HER YAZ TATİLİNDE  ÇALİŞTIM ...

Yaz tatilinde öğrenimimi devam ettirebilmek  için gerekecek masrafralarımı karşlamak amacıyla muhtelif iş sahalarında yoğun çalıştığım için ve ayni zamanda düzgün beslenemediğim için kendimi bedenen çok zayıf hissetmekte idim.Ama manen kendimi hayatta tek başıma hissetmem nedeniyle  yaşam iradem güçleniyordu.

BABAMIN SANDIĞINDA TAHSİLİM İÇİN SAKLANAN 1000TL.

Babamın 1 Temmuz 1958 günü elim vefatından  sonra ailem manen ve maddeten çok acılar yaşamıştı.

Benim yüksek tahsilime devam edebilmem tartışılır hale gelmişti TAHSİLİME DEVAM EDEBİLMEK İÇİN DİRENMEKTE İDİM.

Ne olursa olsun çalışarak masraflarımı karşılamakta azimli idim.

Babamın vefatından sonra eşyaları evimize  naklederken Sandığından tahsilim için biriktirdiği

1000 TL. 1000 TL ÜNÜVESİTEYE kendimi yaşam savaşında daha güçlü hissetmem için beni çok motive etmişti.

Demek ki rahmetli babam da benim gibi tahsilimi tamamlamamı çok istemekte idi... Artık tahsilime devam etmek ve hiç takilmadan  öğrenimimi tamlayip diploma almak babama ödemem  gereken zorunlu bir borç ve yükümlülüktü..

Teşekkürler sevgili babam... Hayatta tek başına idim.Ama arkadaş ve  sevdiklerimden kopmadığım için kendimi yalnız hissetmiyordum.

Aksine yakın ve uzak çevremi daha da genişleterek güçlendirmek kararlılığında idim. Ve bu kararımda ısrarlıydım.Çevremi genişletme  sürecinde kimseyi önemsememek veya küçümsemek hakkım olamazdı. Hiç ekabir olmadm hayatımda. Olamadım da asla..

BABAMIN ÖLÜMÜNDEN SONRA AKRABA ÇEVREM

Yakın akrabalarım da babamın ölümünden sonra çok üzülmüşlerdi.Evimize gelerek beni ve ailemi teselli etmeye çaba sarfetmişlerdi.Neticede babam onların  da dost ve yakınları idi...Kendilerine bu anılarım kaleme alırken minnettarım.

HİÇ BİR YAKINIMDAN YARDIM TEKLİFİ ALMADIM

Çok garipsemiş degilim hatta, beklemekte de değildim  herhangi bir akraba ve/veya akrabalarımdan yardım teklifi.

Gerçi tahsilime devam edip etmemem husundaki kuşkularını hissettirmekte idiler bazı yakınlarım.Ama fiiliyata geçmiş hiçbir yardım  gerçekleşmiş değildir benim için.Zaten yardım  edecek düzeyde yakın akrabam yok denecek  kadar kıttı.

Sonradan Tahsilim bitince Tahsilim için

KIBRIS TÜRK KÜLTÜR DERNEĞİ ve  Türkiye Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye dairesinde görev yapmakta olan rahmet ve  minnetle andığım Hüseyin Yıldırım  ağabeyimin destekleri dışında fazla da yardı!m görmedim.

Yeri gelmişken burs vererek madden  rahatlamama beden olan değerlı  KIBRIS TÜRK KÜLTÜR DERNEĞİ mensuplarına  ve o devirde derbeğin değerli sekreterya  sorumlusu rahnetlik Kemal Oram beye  teşekkürümü bir borç bilirim...

Yine de son sınıfı tamamlamam için  ablam Keriman Hüseyin aracılığı ile sevgili  rahmetli eşi Hüseyin eniştemden 3.sınıf yaz  tatilinde ve ayrıca benden 5 yaş büyük ağabeyim Suna Ersöz'den 45 sterlinge mukabil 45er Kıbrıs lirasi borç almıştım.

Kıbrısta mezun olduğum Namık Kemal Lisesine tayinimden sonra ilk aylarda ödendiğim maaşlarımla bu borçlarımı kapatmıştım.

Kendilerine minnettarlığımı belitmem vicdani  borcumdur. Anımsadığıma göre bu borçlarımı kapattıktan sonra kendimi  sonra kendimi daha huzurlu hissetmiştim.

Borçsuz yaşayabilmek ne kadar güzelmiş...Benim hissiyatımda borçlu yaşamak kölelik gibi sanki.  Ama tahsilimi sürdürebilmem için taraflarindan yapılanan bu katkıyı da hiç bir zaman unutmadım ve ömrümce unutmayacağım...

Bir de değerli rahmetlik Hüseyin Yıldırım Abimin çeşitli diğer katkılarını anlatmadan geçemiyeceğim.

Tahsilimin ilk yılında barinmak için Öğrenci Yurdu temin edinceye kadar evinde beni konuk etti.

Ona ve ailesine minnettarim....Bana yardim elini  uzatan ilk ve sanırim tek akrabam o olmuştur. Mekanı cennet olsun. Geride bıraktığı evlatlarna sağlıklı ve mutlu  yaşam dilerim.

Tahsilimin ikinci yılından sonra mezun  oluncuya kadar maddi destek babamın olümunden sonra açılan SORGULANMALI sandığından benim için sakladığı bin Türk lirasi yaz tatillerinde biriktirebildiğim paralardı...Daha sonra öğrenim  esnasinda

Turkiye Talim Terbiye Dairesinde gorev yapmakta olan  minnet borcu ile andiğım degerli Hüseyin Yildirim ağabeyimin ders vermek için bulduğu bazı  öğrencilerden tahsil etmiş olduğum meblağ beni  çok rahatlatmıstı. Minnettarliğımı tekrarlarım.

ANILARIM (7)ninDEVAMI

Vedat kimdir ve Limasolda katkıları nelerdir? ...

Vedat Oktekin bey bir Limasollu beyefendidir.Kendisi Limasolda Hacı Yahya'nın oğlu olrak bilinir ve bu adla anımsanır.

Vedat Oktekin dostum İngiltere'de Kimya öğrenimini  yapmış ve öğreniminden sonra Limasola döndükten sonra Limasolun bazi önemli sorunlarına çareler aramış ve önemli katkılarda bulunmuştur.

ÖNCE LEYMOSUN TÜRK SPOR KULÜBÜ VE DOĞAN GÜNEŞ REKABETİ MESELESİNDEN SÖZ ETMELİYİM:

Limasolda toplum orta halli ve fakir orta halliler diye iki zümreye ayrılmışlardı.Fakir denilen kesim ki daha çok işçi,Gümrük hammalları,orta halli  esnaftan olan kesim, daha çok Limasolun Arnavut Mahallesinde ikamet etmekteydiler. Diğer kesimler daha çok memur,öğretmen ve iyi durumda orta düzeyde,çok az zengince aileler  yaşamaktaydı önceleri.

Ondan sonra Kıbrısta yaşanan travmalar ki bunların  en önemlisi EOKA yeraltı Rum terör örgütünün terorist  eylemleri idi..Limasol Türk Toplumu tarafında  KIRAVATLILAR VE KIRAVATSIZKAR olarak ayırt  edilen bu zümreler birbirleriyle kaynaşmışlardır. İşte bu oluşumda Hacı Yahya'nın oğlu  Vedat Oktekin bey bu kaynaşmada büyük rol oynamıştır.Bu hizmeti unutulmazlarımız  arasında yer almaktadır. ANILARIM VE KIBRISTA DOĞAN TÜRK BİRLİĞİ KURULUYOR Vecdet Oktekin Bey hoşlanmamaya başlamışti  zengin-fakir ayrımcılığından beslenen iki kulüp arasındaki olumsuz rekabetten (onun çevresinde benzer düşünen kişi ve gruplar da eksik değildi) Ona destek olan aydın kişiler ,onu teşvik  etmekteydiler.

Ki onlar arasnda şahsım da vardı.... Bu olumsuz gidişatı sonlandırmak adına. aslında gelişim bakımından  rekabet iyi bir güdüdür.Nitekim futbol maçlarında  Doğan Güneş ve Türk Ocağı maçları haftalar öncesinden heyecanla Limasollular tarafından beklenmekte  ve taraflar arasında ciddi hazırlıklar yapılmaktaydı.

Limasolda GURTUNYA olayı. Bu iki rakip arasındaki  rekabet Limasolda bir gurtunya geleneğine  sebep olmuştu.

Gurtunya dikenli meyve veren yabani bir bitki idi.. İki rakip kulüp arasında oynanan maçlardan sonra galip gelen kulübün fanatik taraftarları,yenilen takımın fanatik taraftarlarının kapılarına gurtunya adıyla bilinen bu bitkiden koparılmış dal ve  meyvelerinden asmaktaydılar.

Ben sahsen Doğan-Ocak maçları oynanırken kavgalar çıktığına şahit oldum ama maçtan sonra kapılara  konan gurtunya geleneğinden dolayı fiili kavgalara  tanık olmadım.

Zaten maçlardan sonra bir süre daha maç hakkında tartışmalar devam eder fakat olay soğurdu. Taraftarlar yeniden kardeşçe yaşantılarına  devam ediyorlardı..