Ekmeği bütün köpeği tok istemek diye bir söz vardı eskiden. İkisi ayni anda na mümkünü anlatmak için. Yıl on iki ay her gün çilek veya domates yemek isteyeceksiniz, bunun doğal hakkınız olduğuna inanacak ve hem de pahalılıktan işsizlikten şikayet edeceksiniz. Olmaz olamaz.
Çok eskiden Limnidi diye bir yer vardı. Hani Limnidi ateşinden filan bahsediyoruz ya işte o Limnidi’nin çileği vardı ki çilek derim sana. Omorfolular ve Laptalılar Arjantin limonu satın alıp sıkıyorlarsa salatalarına o salata eski salata değildir artık ve Laptalılar ne zaman anlıyacaklar kendilerinin Laptalı olmadığını. Lapta değildir ki lapta. Ve eğer Lefkoşe oldu ise Lefkoşa aradaki fark “a” “e” farkı değil ama ille de ve mutlaka Lefkoşalının neme lazımcı, gün gitsin maaş gelsin diye bir ahlakta yaşayan Lefkoşeli – Lekoşalı olmaktan rahatsız olmamasıdır.
Marka giymek isteyeceksiniz ve Zihni’yi Galliga’yı, Şükrü’yü arayacak gözleriniz top sahasında, olmaz öyle şey olamaz. Yenicami Ağdelen Kulubünün, cami avlusunda, okul bahçesinde top oynamaya hevesli çocuklara gençlere bakarakolculuk eden Derviş Abdürezzak öncülüğünde kurulduğunu bilmiyorsanız, sahalarda 22 çift nike markalı krampon koşar gibi yapacak ve siz de bet oynayarak fenerin yenilmesini bekleyeceksiniz her ne kadar da sarı lacivert aksa da kanınız bahislerde Barça’ya oynayacaksınız.
En uzak mesafesi 200 kilometre olan bir coğrafya parçacığında bilmem hangi devlette makam arabası var diye ve hem de yıllarca anti makam arabası propagandası yaptıktan sonra, makam arabalarınız ve dahi şoförleriniz olacaksa, kimseden fedakarlık beklemek diye bir hakkınız olmamalıdır. Fakat hakkınız olmasa bile olanağınız vardır cevizcinin çuvalından oynayabilirsiniz ve cevizler hiç bitmeyecektir. Neden mi. Çünkü cevizi üreten siz olmadığınıza göre başkaları sizin için ceviz üretmeye devam edecektir.
Boru değil hakikattir ne demek asgari ücret. Tezgahtar bir kız ile inşaata ne iş olursa yaparım abiciler, ne yapacaklar örneğin asgari ücretle diye bir derdiniz olmayacak. Onların makam arabaları mı var, onlar her düğüne çelenk, çiçek mi göndermek zorundalar, onların çocukları kardeşleri Amerikalarda mı okuyor. Onların damakları “escalop cordon blue”ya mı alıştı.
Sözün özü o ki; Yoksulluğu paylaşan Kıbrıs Türk ahalisi, siyasetçilerinin bilgisizliği ve donanımsızlığı sunucu ve seçmenlerinin beni sokmayan yılan kimi sokarsa soksun anlayışı ile varsıllığı paylaşamadı ve özellikle solumsu siyasetçiler arzularını halka ihtiyaç diye pazarlayarak bu güne getirdiler hepimizi. Şimdi bir umut var umarım boşa çıkmaz. Ve RHA sayısı daha çoktur tekerlekli sandalyeden spor akademisi mezunlarımız top sayısından hukuk mezunlarımız suçlularımızdan işletme mezunlarımız da işletmelerimizden ve öğrenciler konteyner sınıflarında okumaya devam ederken, ve de okul binalarını güçlendirmek için 300 kusur milyon toplanmışken tek bir okula bile çivi çakılmamışken, yeni okullar yapaCAĞIZ diye devam ederken cek cak siyaseti, arzular değil ihtiyaçlar öncelenmeli