BALIKÇI BARINAKLARI

Kıbrıs’ın denizcilik tarihinde balıkçı barınaklarının önemi çok önemlidir.  Bugünlerde konuşulan bir konu olan Karaoğlanoğlu balıkçı barınağı bize geçmişi hatırlatıyor.
    Şayet eski fotoğraflara bakarsanız, Kıbrıs balıkçılarının hayli zor hayatları olduğunu görürsünüz.  “Liman” kavramı, gerçekte Kıbrıs insanı için üç veya bilemediniz dört limanı çağrıştırır.  Eski Girne Limanı’ndan tutun da, Mağusa Limanı, Gemikonağı Limanı ve Baf Limanı gibi...
    Kıbrıs’ın sahilleri küçük küçük koylardan oluşur.   Hiç de kkoylar değildir açık denizlerde balıkçılık yapmak.  Özellikle fırtınalı günlerde ve gecelerde balıkçılar, en korkunç zamanları yaşarlar.
    Balıkçı barınakları, idari bakımdan Limanlar dairesine bağlı kullanım merkezleridir.  Bütün sorunları, Limanlar Dairesi’nin özverili çalışmaları ile giderilir veya giderilmeye çalışılır.
    Elde edilen verilere görehalen limanlara bağlı 14 tane balıkçı barınağı bulunmaktadır. Belki de daha fazla...  
    Son günlerde gündemi meşgul eden Karaoğlanoğlu Balıkçı Barınağı epeyce sıkıntılı zamanlar yaşadı.  Son fırtınalardan mendireğin yıkılması, pek çok balıkçıyı mağdur etmiştir.  Bu mendireğin 120 metre kadar olan bölümü, Karaoğlanoğlu Avcılık, Atıcılık ve Balıkçılık Derneği tarafından yapılmış ve mendirek, parasızlık nedeniyle tamamlanamamıştır.  Derneği yaptığı açıklamalara göre mendireğin tamamlanmasına 30 metrelik bir bölüm kalmış.  Dolayısı ile dernek, 30 metrelik bölümün de devlet tarafından yapılmasını talep ediyor.
    Karaoğlanoğlu Balıkçı barınağının özel bir mülk konumunda olduğu anlaşılıyor yapılan açıklamalardan.  Hükümetin 30 metrelik bölümü tamamlamama nedeni ona bağlanıyor.
    Bu projelerle ilgili Girne Belediye Başkanı Nidai Güngördü’nün talebi de, bu limanın kamulaştırılması ve daha bir işlevsel kişilik kazandırılması.
    Geçmişte Girne kuzey koylarının TMT’ye de çok büyük hizmetler verdiğini de ifade etmek gerek.  Özellikle Erenköy’lü balıkçıların kuzeydeki  küçük koyları ve balıkçı barınaklarını kullanarak pek çok silah indirildiği bilinen bir gerçek.  Lakin bundan sonra silah getirme diye bir durum kalmadığına göre, Kıbrıs’ın kuzeyinde, KKTC sınırları içinde balıkçıların da kendi işlerini yapabilmeleri adına, balıkçı barınaklarının iyileştirilmesi veya tamamlanması şart.
     Bazı balıkçılara Kıbrıs sularındaki balık mevcudiyetini sorduğunuzda size, “Kıbrıs’ın etrafında yeterince balık yoktur” derler.
    Böyle bir durumun mevcudiyeti, pek çok kez dile gietirilmiştir.  Neden?
    Akdeniz’deki akıntıların nedeni mi Kıbrıs sularında yoğlun balık sürüsünün bulunmaması?
    Balık satan dükkanlara gittiğinizde de size pek çok balık önerir.  O önerilen balıklar, buzluklar içerisinde gelen balık zengini ülkelerden geldiği anlaşılır.  Türkiye sularında pek çok balık vardır.  Karadenizden, Ege ve Marmara’ya, sonra Akdeniz’e uzanan bir çizgi...
    Lakin yine de “denizin sidiği denize faydadır” misali, bizim balıkçılar ne kadar ve ne çeşit balık yakalarlarsa kabulümüzdür.
    Anımsadığım kadarı ile 1990’lı yıllarda feci bir fıtına olmuştu.  O fırtınada gerek Girne Antik Limanı’nda, gerekse diğer balıkçı barınaklarında bağlı bulunan pek çok gemi zarar görmüş veya batmışlardır.  
    Hani dedik ya.... “Balıkçıların hayatı hayli zordur” diye...  O bağlamda böyle fırtınalarda gemileri veya tekneleri batan gemiciler, hayli büyük sıkıntı yaşarlar ve devletten katkı payı isterler.
    Her mesleğin kendine göre zorlukları olduğu gibi, bu mesleğin de hayli zorlukları vardır.
    Mesele Gemikonağı limanı, esasında yolcu limanı değildi.  Ta İngiliz zamanından yapılmış ve Gemikonağı maden ocağından çıkarılan bakır ve asbest malzemelerinin gemilere yükenip dış ülkelere sevki bir milat olmuştur.  Amerikalı şirket CMC’nin arkasında bıraktığı tortular hala bizlere sırıtıyor.
    Deniz tutukunu insanlar az mı mücadele etti CMC maden artıkları için.  Hatırlıyorum...  Bütün balıkçılar teknelerini o limana bağlarlardı.  Adeta onların kayıkları, Gemikonağı körfezinin bir markası olmuştu.
    Gemikonağı körfezi açık denizlerle mücadele eden bir körfezdir.  Kesinlikle oraya bir mendirek ve balıkçı barınağı yapılması şarttır.  Bilemiyorum.... Epeyce zaman olmuş oralara uğramayalı.  Geçmişte de buna atıfta bulunmuştum.  Belki de o körfezin üzerine bir mendirek ve dalgakıran yapılmıştır.
    Kısacası diyeceğim şu...
    Bir ülkenin balıkçı barınaklarına sahip çıkmak ve onların sorunlarına el atmak hepimizin görevi olmalıdır.