Ne bitmek bilmez bir hazinedir bilmiyorum diyebilmek.
Biliyorum demek de ne kadar kalıptır içi boş.
‘Kastamonu’da sel felaketinin büyümesine neden olduğu iddia edilen Ebru Hidroelektrik Santrali için yargının 2013 yılında “Evler zarar görebilir” gerekçesiyle yürütmeyi durdurma kararı verdiği, ancak buna rağmen Bakanlar Kurulu kararıyla acele kamulaştırma yapıldığı öğrenildi.’
Bu bir gazete haberi. Doğru mu, değil mi bilmem. Öğreneceğiz.
Yargı ‘ zarar görebilir’ kararı vermiş, bu karar bir anlamda bilmiyorum, araştırmak, öğrenmek bilmek ve ona göre karar vermek sizin göreviniz demek.
Görevi araştırmak, öğrenmek bilmek ve sonra da doğru kararı vermek olanlar ne yapmışlar.
Niyetleri ille de yapmak olduğu için, kendilerine sunulan raporları bilgi ve hukuk, vicdan süzgecinden geçiren yargının bu kararını önemsemeyerek ve daha çok da yargı nereden biliyor ki, inşaat, köprü baraj hes bizim işimiz biz daniskasını biliriz, yargı kendi işine baksın inatlaşması ile niyet ettikleri şeyi yapmışlar.
Bilmem demeyi bilmeyenlerin de niyetli olma hakkı elbette ki var ve fakat bilmem demekten kaçınanların araştırma, öğrenme bilme ve sonra eyleme alışkanlıkları olmadığı için, o niyetin, iyi niyetin iyi niyet olma ihtimali oldukça azdır ve hasbel kader iyi de olsa, ne denmiştir yüzlerce binlerce yıl yaşanmışlıkların imbiğinden süzerek, ‘ cehenneme giden yollar da iyi niyet taşları ile döşenmiş olabilir’ denmiştir.
Bilmiyorum demeye cesaret eden insan öğrenme yolunun yolcusu olmaya adaydır eğer niyetliyse.
Çok önemlidir insan yaşamında niyet ve fakat niyet, her şeyden önce araştırma öğrenme ve bilmeye yönelik olunca kıymeti harbiye kazanır.
Geri bıraktırılmış halkların demokrasi denen bu sistem içinde, sorunlarına bir türlü çözüm bulamayışlarının en büyük nedeni bence bilgiye, donanıma inisiyatif vermekten kaçınmaları ve madem ki halk beni - bizi seçti, bu demektir ki ‘ en iyisini ben – biz bilirim – biliriz ve karar verici merci benim -biziz ’ zihniyetidir.
Bu zihniyet, tüzel kişilikler olan partilerde en koyu en bağnaz bir şekilde kendini her gün yeniden üretmekte ve kanıtlamaktadır.
Oysa devlet ve hükümet ve de partiler, insanları yönetmek için değil, işleri gündelik işleri, geleceğe yönelik işleri organize etmek için vardır.
Şehrin imarı 300 oy alıp da bayındırlık imar bakanı olan zatı muhteremlere bırakılınca mı doğru sonuç alınabilir, yoksa konu hakkında donanmış bilgili kişilerin mesleki örgütlerin halkla da görüşerek ve ille de hayatın ve tabiatın gereklerini ve gerçeklerini dikkate alan bilimsel bakış açılarının inisiyatif alması ile mi.
Bilmiyorum araştıracağım öğreneceğim diyebilmek herkese lazım en çok da siyasete.