Bir Arpa Boyu...

İmalat sanayiinde bir malın ismini değıştirerek yeniymiş gibi pazarlamak belki çok kısa bir süre hafiften sansasyon  yaratabilir ama piyasada beklenen ilgiyi görmez... Çünkü mal ayni mal...Kalitatif bir fark yok... Umut da getirmez... Adamın adı kel Hasan iken Hasan Kel olmuş..Hasan ayni Hasan olduğu için değişen bir şey olmaz. Sadece kendimizi kandırıyoruz...O kadar.. Tabii kandırılan biri olursa.. Hamamcı müşterisini artırmak için eski hamamına bir makyaj atar.Başka da yenilik yapmaz... Ne olur sonucunda?
Yaslanır müşteri geriye ve eskinin özdeyişini dolar diline ... Yayvan yayvan başlar eleştirmeye .... Der ki bu mu hamam,bu mu hamamın yenisi.Bu eskisi... eskisinin ta kendisi...Ve devam eder "eski hamammmm, eski tas.Yeni mi sayılır tellakları değişse bile eski hamamın. Bu söylediklerim mecazi... Gelelim benzetilmek istenen gerçeğe..Örneğin sıkça ismi değişen bir devletin ülkesine... Diyelim ki nüfusumuz yüzbinlerde iken göç etmis x vatandaş başka ülkelerin birine.Ve yaşamış yurt dışinda 50 veya 60 sene.Emekli de olmuş yabancı bir ülkede...
Bir gun karar vererek dönmek geçmiş içinden doğduğu ülkesine.Ve başlamış yaşamaya yeniden eski ülkesinde. Bir süre sonra sorsanız kendisine,bu ülkeyi terkettiğinden  bu yana değişen ne? Ve devam edin sorunuza şöylece... Gelişen ne? Var mı yenilenen bir şey? Elbet değişme olacak. Çünkü değişim bir tabiat kanunudur...Değişimler de ortada...Yaşamaktayız değişenlerle birlikte.Bir numarada nüfus değişmiş..Nüfus sayısı meçhul.Ama görünen köy kılavuz istemez...Nüfus bayağı yoğun..Ve insanları artık rengarenk.Farklı ırklar,farklı kültürler. Bu da ne getiriyor..Uyumsuzluk ve bunalım... İşsizlik.Ve işsizlik kaynaklı ahkaki ve adli sorunlar...
Suç vakalarında korkunç artış.Boşanmalardaki artışlar da bu durumla ilintili.Aile bağlarını oluşturan ve güçlendiren faktörler gittikçe etkilerini kaybediyor..Bunları araştırıyor mu  değerli üniversitelerimiz...Bir ülkenin sorunlarina çare olmazsa üniversiteleri,çareler nerede aranır sorarim size. Nüfusun artışıyla yasa dışı uyuşturuculuk gittikçe  önlenemez boyutlara ulaşmakta...Ebeveyinler evlatları için bu konuda haklı olarak endişe içindeler...Bir bataklik oluşmuşsa birilerinin bu bataklıklara düşme olasılığı var.
Gelelim trafik canavarına.. Trafikteki yoğunluğa ve trafik kazalarindaki korkunç artışa... Normalin üstüne çıkan kazalar.ölenler,yaralananlar,sakat kalanlar.. İkiyüzbin civarinda araç sayısı kısa sürede katlaniyor ikiye. Ama yol miktarı aynı oranda artırılmıyor... En önemli sebep burada...Ama çare aranmıyor... Yollarımız çarpışan arabalar sahnesine dönmüş. Kimse aldırış etmiyor...Veya herkes işin eylencesinde.
Eskiden belirli zamanlarda yoğunluk oluyordu trafikte. Halen devamlı yoğunluk var yollarda.Tabiiatiyla kazalar da  arttıkçz artiyor.Herkes evine huzursuz,asabi,stres içinde... Bu durumun aile huzuruna yansımadiğinı kim  Iddia edebilir ki?
Gelelim insan sağlığına...Bir sagliklı sistem yaratabildik mi  saglik sorumlarimıza çözüm getirmek için.Sağlik sigortası denilen bir çozum başlığı var.Dünyada her saglıklı toplum bununla çözmüşler sağlik sorunlarının çaresini.Yıllardir genel geçerli bu sistemden söz eden yok... Başka...Eğitimden mi soz edelim...Uzun uzun ekeşturmeyegerek mi var.Mal ortada...Modern Eğitimin neresindeyiz Allahaşkına.Nüfusu belli olmayan bir ülkede Eğitim planlaması mı yapilır.Gelişi guzel meslek seçilir bu ülkede.. Hangi mesleklere ne kadar ihtiyac var?Boyle bir çalışma yapılıyor mu bu ulkede...Hangi kurumda?
Dilerseniz uzatmasak mi bu konuyu...Ve bunun gibi başka sorunlarımızı. Sonra iş siyasete uzanır..Sanki siyaset denilen bir hadise mi var ülkemizde.Çekinmese siyasetçilerimiz siyaseti  şöyle tanımlayacaklar."Siyaset seçim kazanma ve koltuk kapma sanatıdır"...Geri donüş yapan yurttaşımımıza söylesek mi utana utana.Hoş geldin dostum güzelim ükemize tekrardan...
Bir gerçek varsa ülkemiz hala güzel... Güzel de hele bir arpa boyu olsun ileriye de gidebilse... Ne yazık ki yanlışlarımızdan kolay kurtulamıyoruz...