Biz Olmak

Bir birey bir bireye gel beraber bir berber dükkanı açalım, der mi.

Birey birey yaşamayı kutsayınca bu kadar, bir birey bir bireye gel beraber demez, var sayalım ki bireyimiz müstesnadır ve dedi.

Kaç tane müstesna olabilir ki.

Mucize kabilinden biz diyebilen bir birey çıkarsa, şüpheniz olmasın ki diğer bireyci, birinci bireyciye ‘ hop hop kendine gel bireysin sen birey kal’ diye hatırlatır işin özünü.

Bir birey bir bireye gel hemşehri olalım der mi.

Demesine gerek kalmayacaktı birey diye kendilerini bizden ayrıştırıp kendisi kalsaydı zaten hemşehriydiler, Lefkoşa, Mağusa, Girne ve diğer şehirlerde yaşamaktan mütevellit, şimdi artık şehir değil Lefkoşa ve diğerleri kent oldular ve kentlerin hemşehriye ihtiyacı yok birey birey kentsoylular ile tükenip gidiyorlar tüketirken.

Bizdik Lefkoşa iken Lefkoşa, ve Mağusa Mağusa iken, Girne zaten küçücük bir kasaba idi her Girnelinin, her Girneliyi her gün görüp konuştuğu.

Biz olmayı biliyorduk kendi kişiliklerimizi geliştirirken ve ne güzel biliyorduk kişiliğimizin gelişmesinde biz olmanın eşsiz etkisini ve hazzını.

Biz iken biz bireyci olmak ayıptı.

Sonra AB geldi zihnimize dikte etti, birey olmayı.

Ve kiraladığımız zihnimizle birey olduk, dağıldık birey birey.

Biz kalsaydık AB yok edebilir miydi bandabuliyamızı ve Ayasofya camimizi. Biz kalsaydık, Girne Hürriyet caddesindeki bütün dükkanlar Limasol doğumlularda kalmaz mıydı, birey birey satmadık mı dükkanları, Türkiye zenginlerine.

Bir birey bir birey daha, sonra bir daha birey, birey birey sürüye saydık kendiliğimizden bizi.

Birey birey,  birey birey tüketirken ömrü belediye adı ile bildiğimiz ve biz ile bizim yaşama alanımız olan şehirlerimizde, en bizim olan kurum hakkı ile çalışabilir miydi. Bizden geçip birey olunca çalışamadı netekim.

Biz kalabilseydik, bir bireyin kirletmesine, katletmesine izin vermezdik ne Girne’mizi, ne de Lefkoşa, Mağusa’mızı.

Hop derdik dur bakalım, mal-arsa senin ama şehir bizim hepimizin,  istediğin gibi ve yarınımızı yok ederek kullanamazsın malını.

Ne atık suyu denize akıtabilirsin ne de Türk mahallesine 10 kat çıkabilirsin ve ne de kumarhane kurabilirsin burnumuzun dibine.

Biz olmadan ne mahalle olur ne köy ne şehir ne de belediye.

Biz olmaz da, bireycik bireycik kalırsak konut- apartman kalabalığı olur yanımız yöremiz de işte bakın itfaiye merdiveni bile gelmez bireylerin kurum kurum kurumlanan kurumların aklına.

Ve evsiz kalırız bunca binanın ortasında, mahallesiz köysüz şehirsiz belediyesiz.

Yapyalnız tükeniriz tüketirken.