Zaman zaman yaptığımız yorumlarda, “Kıbrıs bakirdir ama onu da kirlettiler” deriz.
Bu kez bir sosyal yara olarak, önemli bir vaka daha çıktı karşımıza.
Gerçekten bu ve bunun gibi vakalar sosyal yaradır. Toplumun bu durumdaki kişi veya kişilerinin sorunlarını çözmek ve onlara sahip çıkmak için çok önemli bir resmi makamı vardır.
O resmi makam da, Sağlık Bakanlığı’na bağlı Sosyal Hizmetler Dairesi.
Gazetelere düşen 14 yaşındaki çocuk anne’nin durumu iyice takibe alınmış. Hatta ilk buluşta perişan ve aç çıkmış karşılarına.
Bir mezbelenin içinde bir yaşındaki çocuğu ile hamile haliyle orada yatmış kalkmış.
İlk bulmanın üzerinden hayli zaman geçmiş ve bu çocuk anne ikinci coğunu da doğurmuş.
İşte o bağlamda bu gibi durumlarda Sosyal Yardım veya Sosyal Hizmetler Dairesi devreye girer.
Yani bir hami vazifesi görür Sosyal Hizmetler Dairesi.
O koruyuculuk anlayışı içinde o çocuk anneyi Huzurevi’nde bir yere yerleştirmişler ama sonunda o çocuk anne de kaçmış oradan.
Hani alışan can durmaz derler ya... Bu çocuk annenin alışkanlık haline getirdiği genç sevgilisi ile buluşmaktan başka birşey değildir.
Gerçekte bu durumlara düşen sahipsiz çocuklar, ta birileri tarafından sahiplenene kadar ordan oraya bir yaprak gibi sürüklenirler.
Bu çocuk annenin yaşıtları kendi akranları ile ya oyun oynarlar, ya da bilgisayar marifeti ile birşeyler üretirler. Burada treajik bir durum vardır.
Kendisi aciz olan genç hatta çocuk yaştaki anne, çocuğuna veya çocuklarına bakacak durumda olmadığına göre, o da hayatı boş verir, veya hafife alır. Halbuki hayatın içinde ne kadar çok tehlikelerle dolu durumlar vardır.
Şayet bu kız 17 veya 17.5 civarında olsaydı ve eski bir hayat kadınının eline düşseydi, kesinlikle fahişe olup çıkacaktı. Bu kimsemizin arzu ettiği bir durum değildir.
Zaten henüz çocuk olduğu için, hayatın tehlikelerini görmez ve hayatı ciddiye almaz.
O nedenle Sosyal Yardım Dairesi bu çocuk anneye sahip çıkmış.
Bu gibi vaka veya vakalara hiç de alışık değiliz.
Lakin ülkemizdeki demografik dengeler değiştikçe, çok şeylere daha tanık olacağız gibi. Örneğin bu ülke enses ilişkiyi de gördü. Kendi öz kızına ve erkek evladına tecavüz eden alçak babayı da gördü bu millet.
Zaman zaman bir de bizim gençliğimizle Avrupa Birliği’ne tabi ülkelerin nufus ve demografik yapısına baktığımızda pek çok şey görürüz. Örneğin oralardaki temiz ama çocuk denecek yaşta bu durumdaki kız çocuklarının peşine düşerler, sonra da fahişe olup çıkarlar.
Galiba en büyük sevap, bu durumdaki zavallı ve hayatı tanımamış çocuk annelere sahip çıkmak ve aklı kesinceye kadar, hatta reşit oluncaya kadar, çocukları koruma altına almaları....
Batı veya doğu ülkeleri, bu duruma düşmüş ve bir filme çok önemli seyirlik malzeme taşıyan çocuk anneleri gerçekten koruma altına alırlar. Kimileri de reşit olmak üzereyken çok yakınlarının yanında özgürlüğü beklerler.
Sadece özgürlük değildir. Özgürlükle beraber, çocuk yaşta doğurup hayatın kucağına verdiği kendi öz evlatlarına ya özlem duyarlar, ya da hiç duymazlar. Adeta bu durum o genç anneye bir oyuncak gibi ulaşır.
Zaten işin ciddiyetini kavrayana kadar belki de üçüncü kez bir acı meyva ürününü verir.
O çocuk annenin bundan sonraki hayatı daha zor olacak herhalde. Çocuklarının babası gerçekten son sığındığı genç adam mı?
Bu da ayrı bir durum.
Velhasıl ülkemizde bir başka dram girdi hayatımıza ve kederlerimiz katmerlendi, bu çocuk anne ile...