Dünya dönmüyordu, duruyordu konulduğu yerde ve tepsi gibi de düzdü, kenarlı tepsi denizler dökülmesin diye.
Tartışılamaz doğruydu bu, insanların doğrusu
Ve o zamanın göçmen kuşları göç ediyorlardı dünyanın dönüyor olmasından dolayı yaşama alanlarına doğru.
Dünya dönüyordu ve yuvarlaktı bu da dünyanın doğrusuydu, İnsanların ne bildikleri ne yaptıkları umurunda bile değildi tabiatın ve kâinatın, onlar kendi serüvenini yaşıyordu.
Ve insanlar, en çok bilenler ile başka en çok bilenler kalem, kılıç kuşanmış hay ediyorlardı bir birlerinin üstüne. Dönüyor, hayır dönmüyor diye.
Mevsimler hiç önemsemeden engizisyonu ve Musa’yı, İsa’yı, Muhammed’i Sezar’ı ve Galileo Galilei’yi, rüzgâr, sıcak, bulut, yağmur, kar, boran diye kendini sürdürüyordu.
Dünyanın egemenleri ne kadar muktedir olsalar da geceler ve gündüzler kendi kendi hükümlerini sürdürüyor horozlar nanik yaparcasına muktedirlere ve güneşin doğmak üzere olduğunu haber veriyorlardı İsviçre saatlerinden çok önce ve halâ.
Bilimsel doğru değildi ama dünyanın tepsi gibi düz olduğu itirazlarınızı duyuyorum ve alın size tartışılması günah bilimsel bir doğru ‘’ maddenin en küçük parçası atomdur ve parçalanamaz’’
İnsanlar keşfetmezden çok önceleri vardı atom adı ile anılan şey ve o zamanlarda parçalanıyordu, parçalanabilirdi.
Atomun parçalanmazlığına dair bilimsel ve tartışılamaz doğru sadece kâinatın canlılarından biri olan ve kendisini önemsemekten muzdarip insancıklar için doğruydu ve bu doğru insanın atomu parçalayabilecek gözlem aşamasına ve bilgi birikimine ulaşamamış olmasının, bir anlamda cehaletin bilimsel doğrusuydu.
Kainat karşısında neredeyse diğer canlılar kadar zavallı olan insan bir gün belki gerçeği anlar da hayata ve tabiata hükmetme ham hayalinden vaz geçer diye dönüyor dünya.
Tartışılamaz ne doğrular eskidi yanlıştılar zaten, kabul edildi yanlışlıkları.
Sloganlarımızın arkasındayız, esiriyiz ağzımızdan çıkan boş lâkırdıların ve eylediklerimizin, eylenenlerin bizim adımıza.
Gün yeni günse ki dünya var olup ta kendi ekseninde ve güneşin etrafında dönmeye başlayalı beri her gün yeni bir gündür ve dünya her gün yeni dünya, Hal böyle olunca düşünce söz ve eylem dünde kalabilir mi.
Sizin için kalabilirse başkası için de kalabilir ve işte tam da bundan dolayı ağızdan fi tarihinde çıkan bir söz, yapılan bir eylem, oluşturulan bir kuruluş, örgüt, devlet vs vs peşinde ömürler tükenir ki tükenen yalnızca ömürler değil nerdeyse anlamın kendisidir de.
Yeni bir güne başlayabilmenin ilk koşulu dünü dünde bırakmaktır
Sakın ola aklınıza mewlana’ya atfedilen o söz gelmesin . Gelmesin çünkü mewlana yaşadığı gün bile eskiydi bu günün dünyasında ise pastır.
Yarını hayal edemiyorsanız bu gün dündür