Dünya Basın Özgürlüğü Günü 25. Kez kutlanıyor bugün. Öncelikle basın özgürlüğü uğrunda yaşamlarını yitirmiş tüm basın mensuplarını saygı ile bir kez daha anarken, bu uğurda savaşım vermekte olan meslektaşlar olmak üzere, tüm özel kişiler ve kurumları da, bu sütundan saygı ve sevgi ile selamlıyorum.
Öncelikle sormak gerekiyor bugün. Neden basın özgürlüğü?
İnsanlar toplumsal yaşama geçtikten sonra uzun tarihsel süreçler boyunca, birlikte yaşamanın getirdiği koşullar gereği bazı kuralları ortaya koymak, bunların uygulamasını gözetmek, denetlemek ve gerektiğinde de bu kuralları zamana ve yeni koşullara göre uyarlamak hatta bazan da toptan değiştirmek durumunda kalmışlardır.
Dünya yüzünde gerek toplumlar veya uluslar ya da halklar veya ülkeler arasında olsun, toplumların kendi aralarında olsun birçok savaşlar verilmiş, insanlık birçok kanlı, yıkıcı ve ölümcül deneyimler yaşamıştır. En son yaşanmış 2. Dünya savaşından sonra bile günümüze kadar yerkürenin çeşitli bölgelerinde farklı nitelikli olsa da birçok savaşlar ve yıkımlar maalesef hala daha yaşanmaktadır.
İnsanların tüm bu fırtınalı devinimler içerisinde bile, dünyada ekonomik refah, sosyal ve kültürel gelişme, demokrasi içerisinde uzlaşma ve barış hedefleri azalarak değil artarak devam etmektedir.
Temel insan hakları olarak, yaşama ve her yönden kendini geliştirme özgürlüğü, toplumsal sorunlara etkili şekilde çözüm bulunabilmesi, her şeyden önce insanların bireyler olarak, toplumlar olarak demokrasiyi ya da demokratik ilke ve kriterleri ne kadar benimseyebildikleri ve uygulayabildiklerine bağlı bir durumdur.
İşte tam da bu noktada temel bir insanlık hakkı olarak düşünce ve ifade özgürlüğü, haber alma ve haber verme ögürlükleri sağlıklı bir demokrasinin yani işlevselliği olan bir demokrasinin odak noktasında bulunmaktadır.
Basın ya da medya yüzyıllardır, toplumsal anlamda, toplu iletişimanlamında önce yazılı sonraları sözel ve görüntülü medya organları vasıtasıyla yurttaşlara düşünce ve fikirlerini ifade etme, haberleşme, ve demokratik kurallar içerisinde farklı görüşleri tartışma olanakları sunmaktadır.
Dünyamızın farkı yerlerinde ve özellikle de yakından tanıklık ettiğimiz Ortadoğu ülkelerinde, 10 yıllardır yaşanmakta olan savaşların, iç savaşların temel nedenlerinden birisinin de özgür bir basına ve bu özgür basınla sağlanabilen demokratik tartışma ve uzlaşma kültürüne ulaşamamış toplumların varlığıdır.
Yıllarca diktatör pozisyonundaki liderler tarafından yönetilmiş olan topluluklar, özgür bir basın ve bunun doğrudan yansıması olan demokrasi veya sağlıklı çalışan bir demokrasiden yoksun kaldıkları için, hem kendi içlerinde kanlı çatışmaların girdabına düşmüşler hem de güçlü emperyal ülkelerin hedefleri haline gelmişlerdir.
21 yüzyıl dünyasında, toplumsal ve çevresel, uluslararası sorunlara sağlıklı ve en uygun çözümlerin bulunabilmesi, öncelikle görüş ve düşüncelerin özgürce ifade edilmesi ve toplumsal örgütlenmelerin de serbest şekilde varlık bulmasına bağlıdır.
Özgür bir basın sağlıklı ve çalışan bir demokrasinin vazgeçilmezidir. Ancak sağlıklı bir demokrasi ile toplumlar kendi sorunlarına en doğru teşhisi koyabilirler ve bu sorunlara en iyi çözümleri üretebilecek bir kurumlaşma ve devinime girebilirler.
Günümüzde toplumlar demokrasileriyle de yarışmakta, demokrasileriyle güçlenmektedirler. Bu gücün itici dinamizminin adı özgür bir basındır özgür bir medyadır.
Bu nedenlerledir ki basının demokratik işlevselliği çok yaşamsal olarak kabul görmekte ve özgür bir basının oluşturulması ve yaşatılması için devletler birçok program ve önlemleri hayata geçirmeye çalışmaktadırlar.
Dünya Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO’nun1993yılında ilan ettiği Dünya Basın Özgürlüğü’nün bu yılki ana teması içerisinde, sürdürülebilir kalkınmada medyanın rolü, özellikle seçimler döneminde, medyanın denetleyiciliği, saydamlığın ve hesap verebilirliğin sağlanması ve tabii ki hukukun üstünlüğünü güçlendirmedeki işlevleri tartışılmaktadır.
Bizler de Kıbrıslı Türk Halkı olarak, her toplum gibi kendimize özgü demokratik gelişim sürecimiz içerisinde, kendi basınımızın oynamakta olduğu rolün bilinci içerisinde,güçlü ve sorunlarımızı çözebilen sağlıklı bir demokrasinin yaratılmasında çok daha bilgili ve bilinçli davranmayı becerebilmeliyiz. Bunun da en temel koşulu, çağdaş anlamda, ekonomik anlamda her zaman özgür bir basına, kısaca daha geniş deyimiyle özgür bir medyaya sahip olmak ve bunu korumaktır her zaman.
Özgür bir basın. Özgür bir medya kesinlikle toplumsal bir güçtür, işlevsel ve sorunları çözebilen bir demokrasi için de vazgeçilmezdir.
Basınımız ne kadar özgürdür? Basınımızın daha da özgür olması için neler yapılmalıdır? Gelin bugün bunları daha bir açıklıkla tartışalım bugünkü kutlamalarımız arasında. Ne sersiniz?