İstemek birşeydir, ya da miş dir.
Yapmak bambaşka birşeydir. Miş değildir
Sivilleşmek isteyenlerden geçilmiyor KKTC ve fakat bu o kadar miştir ki; sivilleşmeyi isteyenlerin neredeyse tümü parti üyesi daha da garibi parti militanı ve parti disiplini denen şeye gönüllü olarak bağlı.
Sivilleşelim diyenlerin neredeyse hiç biri, çocuklar gençler top oynasın peşinde değil ve fakat hemen hemen tümü, maç müsabakalarında fena halde fanatik. Anlamıyor refikler ki top oynamak sivildir, oyundur ve maç yapmak müsabakadır ve dahi kesinlikle resmi.
Çocuklarımız okumuyor diye şikayetçiymişlerr gibi ve kendilerinin son yıllarda, belki de ömürleri boyu okudukları ciddi bir metin-kitap yok.
Hak ve adalet isteyenlerin, çocuklarının öğretmenlerine kendileri veya araya aracı koyarak, fazladan ( hak edilmemiş ) not istedikleri sabittir ve yakındır karne vakti, yine görülecektir.
Biter mi bu kadarla.
Nasıl bitsin ki.
Herkes sütten çıkmış ak kaşık ve kendinden başka herkes de karamuza, zifir karanlık.
Ne demiş oysa hazreti atalar.
Balık demişler, baştan kokar diyeceksiniz ama değil.
Balık baştan ayağa kokar, demişler.
Çürümeye yüz tutmuştur iklim ve atmosferden önce insan.
Kendimize yontuyoruz ve bu yontmanın kaçınılmaz sonudur yontulmak, yok olmak.
Varsıllaşmak, indimizde insanlaşmaktan önce gelmeye başladığı için varsıllığın içinde kaybediyoruz insanlığımızı. Önceleri azar azardı bu şimdi giderek geometrik olarak katlanan bir hızla ve hazla.
Bahçesine, saksıya tenekeye maydanoz eken kaç kişi var diye sormaya gerek yok.
Yakılan mangalların ve açılan boşaltılan wuskilerin, hesabı bizden başka kime sorulsun, kime sorulabilir ki, yiyen içen siz
Güzel ve iyi insan Mustafa Çağatay’a atıyorduk bir vakitler bütün suçu.
Şimdi kim. Hiç birimizden daha suçlu değildi rahmetli.
Bizi kim çıkardı biz olmaktan, bizden başka.