İç Hastalıkları Uzmanı ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Dr. Derya Demirtaş Esmer, özellikle ailesinde prostat kanseri öyküsü bulunanların ve genetik yatkınlık taşıyanların daha sık tarama yaptırması gerektiğini vurguladı.
Hastalığın genellikle erken evrede belirti vermediğini, tarama yapılmazsa gözden kaçırılabileceğini söyleyen Esmer, başka sebeplerden ölen erkeklerin otopsisinde tespit edilen prostat kanserinin toplumda tanı konulan prostat kanseri oranından yüksek olduğunu kaydetti.
Esmer, “Erkeklerin çoğunda prostat kanseri bulunabiliyor ama kanserin onlar için bir sorun yaratması yıllar alabiliyor” dedi.
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği yönetimi adına “Prostat Farkındalık Ayı” nedeniyle yazılı açıklama yapan İç Hastalıkları Uzmanı ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Dr. Derya Demirtaş Esmer, dünyada kanser olan her dört erkekten birinin, KKTC’de ve Türkiye’de ise her 12 erkekten birinin prostat kanseri tanısı aldığını belirtti.
Esmer, erken teşhisin, prostat kanseri nedeniyle yaşanacak sağlık sorunlarının veya ölüm oranlarının düşmesi anlamına gelmeyebileceğini de belirterek, idrar zorlukları, kanlı idrar veya alt karında ağrı gibi belirtilerle prostat kanserinin ilişkili olabileceğine dikkat çekerek, bunlar fark edildiğinde bir uzmana başvurulmasını istedi.
-Prostat erkeklerde en yaygın görülen ikinci kanser
İç Hastalıkları Uzmanı ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Dr. Derya Demirtaş Esmer’in açıklamasına göre, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) GLOBOCAN veri tabanına bakıldığında prostat kanseri dünya çapında erkeklerde en yaygın görülen ikinci kanser. Prostat kanserinde yılda tahmini 1 milyon 600 bin vaka ve 366 bin de ölüm oluyor.
- 65 ila 74 yaş arasında zirve yapıyor
Esmer’in açıklamasına göre, risk faktörlerinin başında yaş, etnik köken, genetik ve beslenme geliyor.
Prostat kanseri 40 yaşından önce nadiren görülse de, bu yaştan sonra risk hızla artarak 65 ila 74 yaş arasında zirve yapıyor. 70 yaş üzeri erkeklerin yüzde 50’sinde prostat görülebiliyor.
-Aile geçmişi risk faktörü
Prostat kanseri güçlü bir kalıtsal bileşene sahip olduğundan aile geçmişinde prostat kanseri bulunan erkekler, özellikle birinci derece akrabasında 65 yaşından önce prostat kanseri tanısı konmuş olanlar, daha yüksek risk altında.
Ayrıca, kalıtsal olabilecek diğer kanser türlerine (örneğin 50 yaşından önce teşhis edilmiş meme kanseri, erkek meme kanseri, kolorektal kanser, over kanseri, pankreas kanseri, melanom) sahip aile bireyleri de prostat kanseri riskini artırabilir.
Özellikle aile geçmişinde meme kanseri bulunan erkekler, prostat kanseri açısından daha yüksek risk altında.
- Prostatta beslenme, sigara ve kahve
Dr. Derya Demirtaş Esmer’in verdiği bilgiye göre, prostat kanseri, siyahi erkeklerde daha yaygın görülüyor.
Beslenme de bu kanser türünün görülmesinde risk faktörü. Özellikle hayvansal yağlardan zengin bir diyet, prostat kanseri gelişimine neden olabiliyor. Kahve tüketiminin artması ise ölümcül prostat kanseri riskini azaltıyor.
Sigara prostat kanseri gelişme riskini artırırken obezite de hastalık için olası bir risk faktörü.
-Klinik belirtiler
Dr. Esmer’in açıklamasına göre, klinik belirtiler şöyle:
“İdrar yapmada güçlük, sık sık idrara çıkma, idrar yaparken ağrı ve yanma hissi, zayıf idrar akışı, menide veya idrarda kan görülmesi, ereksiyon sorunları ve ağrılı boşalma, alt pelvik (karın) bölgede ağrı, kalça, sırt, göğüs veya kemiklerde ağrı, kilo kaybı, yorgunluk, mide bulantısı ve kusma.”
-PSA tanıda en değerli test
PSA, prostat kanserinin erken tespiti için en yaygın kullanılan ve en değerli test olarak kabul ediliyor. PSA değerleri yükseldikçe prostat kanseri olma olasılığı artıyor. Tanı konan her hasta için uygun tedavi stratejisi ve tedavi seçeneklerinin avantajlarının ve dezavantajlarının göz önüne bulundurulması da önemli.
-Rutin tarama programı tüm erkekler için önerilmiyor
Prostat kanseri için rutin tarama programı tüm erkekler için önerilmiyor. Ancak, risk altındaki bireyler, özellikle ailesinde prostat kanseri öyküsü bulunanlar ve genetik yatkınlık taşıyanların PSA testi ve Dijital Rektal Muayene gibi yöntemlerle daha sık izlenmesi gerekiyor.