Hamaset ile olmaz, olmadı olmuyor olmayacak.
Yıllar var ki Anavatan, bayrak, millet diye söz söyleyerek ve fakat özde Türkiye yetkililerini düpedüz kandırma ve destek koparma eğilimli politik manevralar ile gün geçiren sağ ve sığ zihniyet varması olası olan son noktasına da vardı ve çuvalladı.
İki yıldan beridir iki devletli çözümü savunurmuş gibi yapan sağ ve sığ partiler KKTC devletinin hiçbir ihtiyacına cevap verebilecek bir siyaseti oluşturmak bir yana oluşturmayı bile düşünmediler.
Eğitim sorunlarını gece gündüz öz veri ile çalışarak en erken bir zamanda anavatan Türkiye’nin de desteği ile çözeceğiz diye demeçler vermeyi siyaset zannederek gün geçirdiler ve gelindi bu güne.
Evvel emirde tonla lira maaşla ve yanı sıra pek çok ayrıcalıkla vekillik ve bakanlık yapmak hiç te öz veri ile çalışmak değildir, değildir çünkü maaş gani gani olunca ortada öz veri filan kalmıyor.
Saniyen, takvimlerde en erken diye bir zaman dilimi / aralığı takvimi yoktur ve yıllar var ki hep eylül ayında açılırken okullar hiçbir yılın eylülünde de okullardaki tamirat tadilat işleri, diğer okul ihtiyaçları, öğretmen tayinleri gerçekleştirilmemiştir ve bu yıl da öyle olacaktır
Sonrasında, yapılacak, yapılması boyun borcu olan en küçük işlerde bile anavatan Türkiye’den yardım ve katkı talep etmekten kırk yıl var utanıp usanmamak nasıl bir aymazlıktır.
Okul bahçelerinde öğrenciler oturup sohbet etsin diye yerleştirilen her bir bahçe mobilyasının üstünde anavatan Türkiye’nin ya da AB’nin katkıları ile yapılmıştır yazısından hicap duymuyor musunuz.
Ve daha neler da neler.
İçinde yaşıyor olduğumuz bu elektriksizlik durumu ve bu durumda bile milyonlarca liralık ranttan siyaset olarak kimler sorumlu.
Kırk elli yılda hiçbir sorunu çözememiş olmak için nasıl bir örgütlenme yapısı ile örgütlenildi ki bu yüz karası günleri yaşıyoruz.
Diğer yandan başta CTP olmak üzere muhalif kanat olduğu iddiasında olan partiler artık neye ve niye muhalif olduğunuzu bir öz eleştiri ile gözden geçirip kendinize çeki düzen verme zamanınız gelmedi mi.
Bunca kötü yönetimine karşın UBP yıllar var seçimlerde birinci parti oluyorsa bunun en büyük sorumluluğu sizin ‘‘ Kıbrıs Sorununun çözümü konusundaki ’’
Körü körüne federasyon perverliğinizdir bilesiniz.
Kıbrıs Türk halkı yıllarca içtenlikle federasyon müzakereleri yürütmüş ve bunda Türkiye’nin de desteğini almıştır, fakat sizin önceki Genel Başkanınız ve KKTC’nin ikinci Cumhurbaşkanı MAT’ın gayet çarpıcı ve veciz bir şekilde belirttiği gibi ‘‘ bırakın eşitliğimizi kabulü, Rumlar ellerinden gelse nefes almamızı bile engelleyeceklerdir’’demiş olmasına ve devamında da kendimi Saray önünde federasyon uğruna asayım mı diye
Denktaş çok yıllar önce ‘‘ körü körüne İngiliz dostluğu güttük’’ diyerek bir öz eleştiri yapmıştı 12’ye Beş Kala’’ kitapçığı ile.
Gelin eşitliğimizi ve egemenlikteki ortaklığımızı kabul etmeyeceklerini defaten açıklamış olan Rumların ve anavatanları Yunanistan’ın çerçevesini belirlediği federasyon dostluğunda olmadığınızı ve körü körüne federasyonculuğun Kıbrıs’ı yeniden savaşa kana ölümlere burun buruna getirme potansiyeli taşıdığını bundan dolayı da gerçek anlamda eşitliğimizi ve egemenlikteki ortaklığımızı peşinen ve kurumsal olarak kabul etmemeleri halinde federasyon konuşmanın hiçbir anlamı olmadığını, olamayacağını önce kabullenin sonra da başta AKEL olmak üzere Rum muhataplara bildirin