Birkaç gün önce Meclis’ten oy birliği ile bir yasa geçti. Bu yasanın adı, “Evlilik Dışı Doğan Çocuklar Yasası” idi. Geçmiş İngiliz döneminin yasaları, evlilik dışı doğan çocuklara hiçbir hak ve menfaat tanımıyordu. Özellikle bazı erkeklerin evlilik dışında hamile bıraktıkları kadınlardan doğma çocuklara babanın ismi gibi, babanın bütün servetinden de mahrum olduğu bilinen bir gerçektir.
Kadın-erkek ilişkilerinden elbette bir kişi olmaz. Mutlaka evlilik dışı ilişkilerde, bir de kadın, bir de erkek vardır. Zaten bütün dünya cinsellik üzerine dönmüyor mu?
Esasında bu durumlar, müthiş bir dramatik durum yaratır. Hatta filmlere ve sosyal içerikli aile programlarına bile malzeme yapılır. Bu tür ilişkilerde yuvalar müthiş sarsıntı geçirir. Mesela evli bir erkekle ilişki kuran kadını da yargılamak ve sorgulamak gerek. Bütün mesele öyle başlar.
Hani eski insanlar derler ya...
“Kancık köpek kuyruk sallamazsa, erkek köpek arkasından gitmez” diye bir söz...
Etik olarak evli bir erkekle ilişki kurup, ondan da çocuk peydahlayan kadın için, her zaman “Yuva yıkan kadın” olarak tanımlanır.
Evet bu durum böyle izah edilebilir amiyane bir tabirle.
Bazen de ailelerin onay vermedikleri kadın erkek beraberliği, ailenin muhalefeti hilafına o ilişki nikahsız olarak sürüp gider, hatta bu ilişkiden üç beş de çocuk yapılır. Bu gibi durumlarda en büyük acıyı, hiç şüphe yok ki kadın çeker. Lakin bu tür ilişkilerde erkeğin de vefalı çıkması, sadece evlilik akdine atılmayan bir imza kalır. Lakin bu tür ilişkinin kökünde mutluluk vardır.
Bir erkeğin kendisine yeni bir arkadaş aramasının kökünde de bazı nedenler olmalı. Ya eşi kendisiyle ilgili değil, ya cinsel hayatları normal gitmez, ya da mutlu değildir. Bir erkeğin gözünün dışarıda olması için nedenler olmalı hatta.
Tabii bir de herşeye rağmen, evde gül gibi karısı olduğu halde hovardalık eden bazı erkekler, bir yerde hataya düşünce, dostundan veya gayri meşru yaşadığı kadından bir çocuk sahibi olur.
Herşey bir yana... Böyle bir ilişkiden doğan çocuğun masumiyetini teslim edebiliyor muyuz? O çocuğun suçu ne böyle bir ilişkiden dünyaya gelmişse?
Gerçekten eski yasalar bu ilişkilerden dünyaya gelen çocukları hiç korumadı ve yasal hak da vermedi. Ama şimdi geçen yasa, bütün bu sorunları ortadan kaldırıyor ve evlilik dışı doğan çocukların haklarını zapt-ı rapt altına alıyor.
Bu yasanın tadilatına ilişkin haberi okurken bazı önemli hususlar geçiyor aklımdan.
Örneğin geçmişte gözlemlediğimiz ve uzun bir hayata mal olan evlilik dışı ilişkiler sürecinde, nikahlı karı-koca ihtilafa düşünce adam, Aile Mahkemesi’ne baş vurarak ayrılma talebinde bulunur ama bu kez resmi nikahlı karısı, “Ben eşimi seviyorum ve eşimden ayrılmayacağım” deyince, mahkeme onları ayırmıyor.
Bu durumu gayri resmi olarak o kadına “Neden ayrılmıyorsun?” sorusunu sorsanız, kadın size şu yanıtı verecektir:
“O kocamla dostunun burunları sürtülsün. Doğacak çocukları da piç olarak doğsun ve öyle yaşasınlar diye...”
Bu durumda olan yüzlerce karı-koca vardır ve bütün bunlar, onların başlarına gelmiştir. Lakin herşey bir yere kadar... Sonunda bir yere gelince, evlilik dışındaki çocuğun yaşı on altısına da varsa, mahkeme artık o evliliğin gerçekten yürümeyeceği kanaatine varınca onları ayırabiliyor. Fakat bu ilişkiden doğan çocukların hakları hep yasanın hasır altında kaldı.
Bir de bu tür ilişkilerde doğan çocuğu inkar eden erkekler de var, vaziyeti kurtarsın diye. Ne der erekek?
“Bu çocuk benden değil” deyince, o zaman tıbbi olanaklar giriyor devreye ve DNA testine baş vuruluyor.
Herşey bir yana... Bu eski yasanın yürürlükten kalkması çok iyi oldu. Çünkü ortaya çok ciddi bir mağduriyet ve insani konu çıkıyordu.
Bu tür yasaların oy birliği ile geçmesi gerçekten sevindiricidir. Özellikle içinde yaşadığımız geçici seçim hükümeti sürecinde.
Yine de hayırlısı olsun demek düşüyor bize...