Bu cümle , Sn. Talat’ın katıldığı bir TV söyleşisinden . Süreçle ilgili yaptığı konuşmada söylenen sözler .
Aynen, ben de, yürekten katılıyorum .
Ayrıca, bu açıklamaları nedeni ile de, kendisini kutluyor ve BRAVOOO…
Diyorum .
Federasyonların saç ayakları, bağımsız olarak bir araya gelerek , yetkilerinden bir kısmını, daha da güçlü olabilmeleri için, merkezi hükümet veya idare denilen Federasyonlara, geçici olarak devretmeleri ile mümkün olmaktadır.
Sn . Talat , gerçekleri dile getirmiştir .
Getirmesine getirmiştir de , bunların dünyamızın gerçekleri olduğu olgusunu bir türlü karşı taraf kabul etmemektedir .
Sn . Talat , güneye sık sık geçip konferanslar düzenlemektedir .
Bu konuda da , konferanslar düzenlemesini, kendisine öneririm .
Sn . Anastasiadis’le yaptığı yemekli toplantıda , hani , güven artırıcı önlem olarak , Türkçe ve Rumcanın karşılıklı olarak öğretilmesi fikri ve önerisi ile de bu gerçeği , Sn. Anastasiadis’e acaba açmış mı ?
Açmadı ise , açmayı düşünür mü ?
Şöyle, Anastasiadis’in karşısına geçse .
“ Sn . Anastasiadis , ortak metne sen de , Eroğlu da imza attınız .
Metinde ortak bir federasyon kurulması için , bu federasyonu kuracak devletlerin bağımsızlıklarının olması gerekir . Bu siyasi literatürlerin bir kuralıdır ” dese. Acaba , Sn . Anastasiadis ne yapar ?
Tepkisi ne olur ?
Bakışları ne hal alır ?
Ağzından hangi kelimeler çıkar ?
Yoksa , Sn . Talat’ın sözleri karşısında “ Sn . Talat , bu güne kadar bunu hiç düşünmemiştim . Galiba sen haklısın” mı , der .
Bunun yanıtını, okurlarıma bırakıyorum .
Biden ‘in gelmesini bile , velveleye veren bir Anastasiadis’in , Sn. Talat’a
karşı tavrını siz düşünün .
Sn . Talat, bu cümlesini söylerken , paragrafı şu şekilde tamamladı :
“ Federasyonların, dışa karşı savunmasını sağlamlaştırılması maksadıyla güçlerin birleştirilmesi ve ekonominin büyütülmesi hedefiyle kurulduğunu ve genel olarak Bağımsız Devletler tarafından kurulduğunu . Ancak Rumların bunu düşünmek bile istemediğini, onların endişelerini anlayarak, bu gibi rahatsız edici konuları öne çıkarmamak gerektiğini “ söyledi .
Yani Sn. Talat , Federasyonları Bağımsız Devletler kurar , dünyada kural budur , diye belirtiyor .
Arkasından da , Rumların, bu gerçekler karşısında endişelerinin olduğunu , bu endişelerini anlayarak, bu konuların da , önlerine konmamasını dile getiriyor.
Pekala Sn. Talat .
Bizim endişelerimizi devam ettiren konuları da, bizim önümüze, karşı taraf veya bir başkası koymasın .
Onların dayanaksız endişeleri, gerçeklere karşın makul .
Bizim, gerçeğe dayanan endişelerimizi ise, göz ardı mı edelim ?
Yoksa karşı tarafı memnun etmek için, kaderimizi onlara teslim mi edelim ?
Bu gün, Sn . Biden, adaya geliyor .
ABD ‘nin , adaya resmi sıfatla gelen, ikinci, Başkan Yardımcısı olacak .
Hatırlanacağı üzere , 1962 ‘ de de Jhonson gelmişti .
Jhonson , Kennedy suikastından sonra , ABD’nin Başkanı olmuştu .
Arkasından da , Rumlar , 1963 ‘ te. Kanlı Noel’i başlatmışlardı .
Zamanın , TC Başbakanı, rahmetli İnönü .
Akan Türk kanını durdurmak için , adaya müdahale yapmak istemişti .
Jhonson da , İnönü’ye zehir zemberek bir mektup yazmış ve adaya müdahaleden vazgeçmesini istemişti .
İnönü de , Menderes Hükümetleri döneminde Nato’ya giren, Türkiye’nin silahlı kuvvetlerinin , araç gereç ve donanımı , Nato malzemesi olduğu için .
Nato’nun izni olmadan kullanamayacağından , müdahaleyi ertelemişti .
Bunun üzerine , İzmir’de yeni bir ordu teşekkül ettirilmiş ve 1974 ‘de adaya
çıkarmayı yapan, bu ordu mensupları olmuştu .
Bunları niçin yazdım ?
Niçin hatırlattım ?
Dilerim, tarih, tekrar tekerrür etmez .
Bir hatırlatma daha yapayım .
Başkan Kennedy , öldürülmeden önce , verdiği bir demeçte , adanın sahiplerinin Rumlar olduğunu söylemişti .
Bu, o zaman yerel gazetelerde çıkmıştı .
Amerikalıları, iyi tanıyalım .
Gelelim AP seçimlerine , bu seçimlerin , usul ve şekli , 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının da gerisine bizi çekiyor .
1960 ‘ta , yapılan seçimlerde, ki, Cumhuriyet ilan edilmişti . İki halk , kendi Temsilciler Meclisi ve Cemaat Meclisi üyelerini, ayrı ayrı ve kendi bölgelerinde seçerken . Günümüzde getirilen bu usul , bazılarının dediği gibi bir kazanım değil , bir kayıptır .
Bir erozyondur .
Kaldı ki , Kıbrıs Türk Halkı , Rum Halkı ile eşit ise .
Sn. Talat’ın da dediği gibi , Federasyonlar , Bağımsız Devletler arasında kuruluyorsa ve süreçten çıkacak çözüm , bağımsız iki devletin oluşturacağı bir yeni yapı ise . AB parlamentosuna gidecek , Türk ve Rum vekillerin sayısının eşit olması gerekmez mi ?
AB ‘ bazılarına , 2004 ‘ te olduğu gibi soyulmuş havuç uzatıyor .
Bu bazıları da buna, kanıyor .
Gidecek olanlar , Kıbrıs Cumhuriyetinin AB vekilleri olacaklar .
Bu , AİHM kararı gibi , süreci olumsuz yönde etkilemeyecek mi ?
Belki içte etkilemez .
Fakat içe doğru, bir baskı unsuru olarak kullanılmayacağı, ne malum ?
Biden’in Eroğlu ile olacak görüşmesi ise, Anastasiadis’in oltasına takılmış gibi .
Gelişmeleri hep birlikte göreceğiz .