Yılmaz Güney Türk sinemasının önde gelen isimlerindendir.
Umut, Yol gibi yazıp yönettiği filimler öncesinde özellikle Lütfi Akad filimlerindeki büyük oyunculuğu ile de bilinir. Kızılırmak Karakoyun bu filimlerden bir tanesidir.
Umut öncesi filimleri arasında İpsizler, Kasımpaşalı Recep, Benim Adım Kerim, At Avrat Silah, Balatlı Arif, Koçerro, Pire Nuri, Çirkin Kral gibi filimler vardır.
Yılmaz Güney’in Umut öncesi filimlerinden biri de On Korkusuz Adam filmidir.
On Korkusuz Adam filmi, büyük rejisör Akira Kurosawa’nın Seven Samurai filminden Holywood’a uyarlanan ve başrollerini Yul Bryner ile artistlik basamaklarını yeni yeni tırmanmaya başlayan Steve Mc Queen, James Coburn’un da rol aldığı Magneficent Seven filminden apartılarak Kıbrıs’a, Dillirga savaşına uyarlanan bir filimdir.
Ve ne yazıktır ki, Türk sinemasının Kıbrıs’la ilgili olarak çektiği diğer bütün filimler gibi berbat hatta bayağı, berbat ötesi bir filimdir.
Kıbrıs’ı, Kıbrıs’ın yakın-uzak tarihini bilmeden, biz çekeriz içine de iki bayrak üç EOKA’cı, birkaç tecavüz, kahpe Bizans kahpe gâvur kattık mı hamaset sosu da karıştırırsak olur zihniyeti ile ancak öylesi berbat filimler ortaya çıkabilirdi öyle de oldu.
Yanına dokuz arkadaşını da alarak Kıbrıs’a çıkan Yılmaz Abi, birkaç atraksiyon ile bütün Dillirga’yı kurtarır.
Orda yaşayanlar ve yaşananlar mı, kimin umurunda, okullarını bırakıp gelenler mi, haberi yok filmi yapanların, şirket, film şirketi hamaset yapıp vatan kurtarırken üç beş de para kazanacak, şirketler başka da bir şeyi önemsemezler. Kurtlar Vadisi Kıbrıs filmi de aynı zihniyetin bir ürünüydü.
Kurtlar Vadisi’nin kurt babaları gelip kurtarıyorlardı falan filan.
Bana öyle geliyor ki Kapalı Maraş’ın açılıyor olması da Türkiye’nin dizi film çeken şirketlerinin ağzını sulandırıyor, gözlerini kamaştırıyor ellerini ovuşturarak yakında sökün ederlerse hiç şaşırmayacam.
Kuruluş Osman, Kurtuluş Hasan derken, abuk sabuk dizi filimlere imza atan şirketlerin
Kahraman İvedik diye bir senaryo ile baskın vermesine hazırlıklı olmak gerekir gibime geliyor.
Meclistir hükümettir, bakanlardır vekillerdir, partilerdir medyadır hepsi tetikde olmalı ve Kıbrıs Tarihinin, yıllarca süren direnişin ve daha da önemli olarak KKTC dış politika planlamasının canına okuma tehlikesi de içerme ihtimali olan böylesi bir kaptım kaçtım projesine geçit verilmemelidir.
Türkiye şirketleri elbette Kıbrıs ile ilgili filimler yapsınlar, yapmasınlar deyen yok ama önce araştırıp öğrenmeleri, tarihi kişiliklerimizle, annelerimiz babalarımızla uzun uzun konuşmalar şart.
Kurtlar Vadisi ya da On korkusuz Adam cehaleti pespayeliği ile olmaz, olmamalı, oldurmamalıyız