Mahrum etmeyin kendinizi güzel şeylerden.
İlle de Mozart diye tutturmayın kendinize, çalınınca kulağınıza Eğin türküsü buruşturmayın yüzünüzü. Hoş buruştursanız da ne olacak ki; iliklerinize kadar işleycek o türkü, istediğiniz kadar beyfendilik yapın, hamfendilik türkünün güzelliğini, içinize işlemesini durduramaz hamfendi, beyefendi kalıplamanız kendi kendinizi.
Bilirim yeşile koşulladınız kendinizi, en güzel renk yeşildir diye saatlerce tartışabilirsiniz tıpkı sizin gibi ama maviye koşullanmış birisi ile ve fakat sizin için gök ve deniz, onun için de cevizin yaprağı dal arasında ve çağlanın hınzır, biberin acı yeşili nanik yapacaktır ikinize.
Dağlara vurgunsunuz da az güzel değildir ovalar hem bozkırlar.
İlle de wuskicisiniz hatta marka wuski ama ne çoşkusunu aşkın ne de acısını paylaşamaz ki wuskiniz. Baba rakı da geçer dalgasını sizinle ‘ bir rüzgârdır gelir geçer sanmıştım’ diyerek.
Evet biliyorum yaladığınız mürekkep vardır, şık pozlarınız ve güç belâ hem de kendinizden vazgeçerek edindiğiniz kariyer. Afferrrim size.
Sakın kariyerinizden taviz vermeyin ilkesi ile tüketirsiniz ömrünüzü de asla anlıyamazsınız iki kök nohut yetiştirmenin tadını.
Hoş talim terbiyeden geçirdiğiniz damağınız ve patrona kiraladığınız bensizliğiniz aşağılar köylü olmayı, aklın yanına emeği veya emeğin yanına aklı yüreği katarak yoktan yonga çıkarmanın hazzı size milyon kilometre demiyeceğim daha da uzak, çocukluğunuz kadar uzak.
Geliştirmediğiniz inceltmediğiniz keyfinizle kalın basmakalıp.
Önemseyeceğiniz şeyler verdiği olsun size sistemin ve kariyerinizin.
Başkan ne dedi, öbür başkan buna ne karşılık verdi diye diye, ezberciğinizi okuya yaza geçirin – tüketin ömrünüzü ve kendinizi.
Çıkar işte bir hınzır türkü bir Dersim’den ‘‘ bu gün ben bir güzel gördüm, eteği güldür, güldür, gülü gül ile tartarlar ‘ ve alaşağı eder ne varsa önemli zannetiğiniz.
Öfkelenirsiniz ve içiniz dışınıza çıkar, yıllarca sakladığınızı zannetiğiniz içiniz, öfke ve nefretmişsiniz.
Böyledir işte türküler.
Neyse boşverin, başkan ne dedi ona bakın.