Bir
İkidir
İki
Üç’’
Der Fazıl Hüsnü Dağlarca ‘ Dörtlükler’ şiirlerinden birinde.
Sıfır nedir ki diye düşüne durun üşenmezseniz.
Zor zenaattır düşünmek ve düşündükçe gelişir erişir sanata.
Zoru göze alın ve düşünmek üzre düşünün belki o zaman anlarsınız iğneye iplik geçirmek parmakların düşünmeye başlamasıdır ve kişi başlamazsa düşünmeye parmak hiç başlamaz, başlayamaz
Kazmak toprağı ve biriktirmek tohumluk böğrülceyi kabağı başlamaktır düşünmeye eylemek için bağı bostanı.
Hasad en sonradır.
Ve bu öyle bir en sonradır ki bir sonrakinin başlangıcıdır.
Her başlangıç habercisidir yalnız günün değil yarının da ve bulut yağmura gebe yıkanır durur toprak yağmurlarla.
Yağmur toprağın neydir, toprak tohumun neyi.
Elleriniz var ya işte onlar toprakta tohumda sulamada ve sevmede eylerler ne eylerler ise ve düşünmeye başla ey Adem’in kızı Havva’nın oğlu yarın için değilse gün, niçindir.
Uykuda düşünmek değil midir düş görmek ve insan düşünü güne taşımalı değil midir.
Aydın olsun gün denir ya kaç nesil yaşanmışlığın imbiğinden süzülüp de gelir günün aydınlık olması dileği bu değil midir Dağlarca’nın dediği ‘ bir ikidir iki üç’ diye
Günün aydın olması insana bağlı, taşıdığı dünden ve işleyip günde taşıyacağı yarına işleri ve düşleriyle.
Kaç kişidir insan sevince insanı hayatı toprağı bulutu ve ekimi, biçmeyi ezilip un eylemeyi unu hamura yoğurmayı ve nar gibi kızartıp üleşmeyi hakça yarına.
İki
Neyin tekilidir
Çoğulum
Bir.
Sevin, sevince çoğalır sevinçler.