Kaç haliniz var.
Hani ismin halleri var ya, ‘yalın hal e hali i hali den hali’gibi ismin öznesi olması gereken insanın da halleri yok mu.
İşte onu soruyorum.
Ev halimiz var, iş halimiz var elde iki, gündüz hali gece hali dört etti mi size.
Sonrası size bağlı şimdilik.
Bebeklik halinizi yaşamıştınız, o kesin de çocukluk halinizi yaşamış mıydınız, daha önemlisi çocuklarınızın çocukluk halini yaşamalarına izin vermişmiydiniz, veriyor musunuz, yoksa onları, geleceğin büyükleri salak kategorisine zorla(onların iyliği için canım) tıkmanızla mı geçti en güzel olması gereken çağları.
Gençlik halimiz bizim, askerlik hali olarak alındı elimizden yazarınız KKTC yurttaşıdır ve 16 yaşında savaşın içindeydi).
Şimdi genç olanların, gençlik hallerini yaşayabildikleri de şüpheli amma biz yaşını almışların, ihtiyarlıktan mütevellit, onların sorumsuz değer yargıları olmayan gençler oldukları konusundaki hükmümüz kesin. Yargı yolu kapalı olarak kesin.
Babalık, annelik halimiz perişanları oynadı da vatandaşlık halimiz hepten yazık bir hal.
Geçelim bunları
Koku halimiz olsaydı eğer ki aslında vardır ne tüterdiniz diye hiç merağa düşmediyseniz demidir düşün kokunuzun peşine ki fesleğen koksun odanız, nane, kekik, amber,keyfinize kader chanel 12 den, bvulgariye kadar şeçin seçebildiğinizi.
Vakitlerden bir sabah namazı vakti mi istersiniz, ceylanın suya indiği vakti mi, kuşluktan, ikindiye, gecenin ikisinden, tomurcuğun patlama vaktine kadar hepsi sizin, vaktiniz varsa eğer.
Kaşif haline insanın kafa yormadıysanız, yorunuz ve keşfediniz en balta girmemiş ormanınızı, belki de serin bir su akmakta göğsünüzün ormanında da siz farkında değilsiniz kendinizin.
Kimbilir hangi kuş kanat çırpmakta ufuklarınızı genişletmek için de avcı haliniz gez göz arpacıktan bakmakta.
Yeryüzü halinizle geçseydi eğer ömrünüz,toprağı olsaydınız üstünde comburo oynadığınız memleketinizin, silah çatılmasına izin verirmiydiniz dağlarınızda, ovalarınızda,yararken göğsünüzü sabanla sevgili köylüleriniz, sular, ekerken sizi, ev kondururken göğsünüzün o engin sevgisine, birden bire siperler kondursalardı üstünüze, kaldırıp kendinizi atmaz mıydınız denize, hem de yedi çarp yedi kerre.
İnsanın gökyüzü halini siz tahayyül edin, keyfinize ve elbette ufkunuza göre takılın da ne olmuş yani yaşınız 35 i geçmişse, dönün bir sabah insanın çocuk haline, kırın okulu kırar gibi işi, aşı, vurun kendinizi oyuna, oyun görsün sevgili çocuklarınız, hani bilgisayarın(hangi bilgiyi sayıyorsa)başında, kıçı nasır bağlayıncaya, omuriliği kayıncaya kadar oturmayı oynamak zanneden.
Koyun iki büyük taşı az aralıklı olarak okulun avlusuna, kesin süpürge değneğini uygun boylarda, kurun ocağı ve durun lingiriye ( Türkiyede ‘ki adı çelik çomak ) matsas, götsas, andrigitsas diye başlayın oyuna, göreceksiniz ki, çocuklarınız oyunun nasıl birşey olduğunu ilk defa görecekler ve siz de uzuun bir aradan sonra yaşadığınızı farkedeceksiniz ve belki de artık tam gün eğitim diye bir karabasanı dayamıyacaksınız çocuklarınızın alnına alın yazısı diye.
İnsan ne yazık ki TOPLUMSAL BİR HAYVANDIR artık.
Hiç kimse, insan düşünen bir hayvandır demesin artık, çünkü
düşüne düşüne çocukluğu katletmek yok etmek mümkünatsızdı. Ancak ve yalnız düşüncesizlik çocukluğu imha edebilirdi.
Toplumsal koşullanmalar, yarın için iyi yetişmiş! İşgücüne ihtiyaç duyabilir ve hiçbir toplumsal faydası olmayan çocukluk, bütün toplumlarda yarının, devlete, millete faydalı olma eğitimi için bir zaman aralığı olarak değerlendirilmektedir.
Oysa çocukluk 3-5 senelik bir süreçtir ve tabiatın insana bahşettiği OYNASIN diye bahşettiği bir lükstür, belki de insanın tek lüksü çocukluğudur bir de aşk hali.
İnsan hallerinden beğen de beğendiğini al, diye yazılmış bir yazıydı okuduğunuz.
Okuyan insan halinden kurtuldunuz, oynayan insan haline ya da aşk haline, serserilik haline geçebilirsiniz ya da halinizden memnunsunuz keyfinize bakın, o olmayan keyfinize ve canınız sıkıldıkça, düzene hükümete muhalefete çocuklarınıza kızabilirsiniz
Ne yapalım insanlık hali.