Kıbrıs Türkü’nün ekonomik, sosyal, kültürel ve siyaset dünyasının en renkli siması sevgili İsmet Kotak aramızdan ayrılalı tam sekiz yıl oldu. Onun arkasından güzel şeyler söylemek ve yazıp çizmek, bir vefa borcu olsa gerek.
Her zaman ifade ettiğim bir söz vardır İsmet Kotak için.
“İsmet Kotak zor günlerin adamıydı.”
Gerçekten o, zor günlerin adamı oldu bütün hayatı boyunca. Özellikle kendi hayatını kendi halkın vakfedenlerin başında gelir de diyebiliriz.
Üniversiteyi bitirip Kıbrıs’a geldiğinde kendini koopereatif camiasının içinde buldu. Sonra teşkilat işleri, 21 Aralık 1963 getto hayatımız ve onun BRT Genel Müdürlüğü, Bakanlık ve parti işleri ile milletvekilliği...
Gazi Mağusa halkından bir birey olan İsmet Kotak, o zor günleri kaleme alırken, ne kadar çok şey yaşadığını idrak edebiliyoruz. İsmet Kotak şimdi hayatta olsaydı, herhalde sekiz on tane daha kitap yazacaktı. Lakin onun arkada bıraktıklarına düşen bir görev olsa gerek onun yaşadıklarını ve ideallerini yeni nesillere anlatmak.
Bazen de şu ifadeyi kullanmışımdır onun için.
“İsmet Kotak, kabına sığamayan ateşli bir politikacıydı.”
Gerçekten de öyleydi.
Bende bir anı olarak kalan BRT’deki açık oturumda onunla birlike olduğumuz bazı yazar ve araştırmacılar buluşmuştuk.
Onun konuşma tarzı mı bilemem. Lakin her söylediği sözden emin olarak ve ses tonunu ayarlayarak karşısındakini etkilemesini bilen bir politikacıydı.
Onun politik yaşamını analiz ettiğimizde, gerçek anlamda bu memlekete başbakan olacak kapasite ve olgunlukta olduğunu ifade edebilirim. Lakin halkta olan beklenti, bir siyasi dönemeçte İsmet Kotak’ın başbakan olacağı mealindeydi. Çok takdir ettiğim yüregi sevgi ve insanlık dolu o güzel insanın başbakanlığı gerçekleşemedi maalesef. Lakin o güçlü kalemi ile yazdı, yazdı ve yine yazdı...
Hangi siyasi platformda olursa olsun, her zaman doğru bildiklerini söylemiş ve takdir toplamıştır.
1974 göçünün en büyük kahramanı bence İsmet Kotak’tı.
Harekattan önce böyle bir göç beklentimiz yoktu. Harekatla beraber gelen sosyal ve demografik patlama, onun öncülüğünde başlayan üçüncü hareket gibiydi.
20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı onu mutlu eden önemli bir askeri olaydı. Ve can pazarlığı başlarken, güneyde Rumların elinde kalan kardeşlerimizin kaçak yollardan oluk oluk kuzeye geçişleri başlarken, İsmet Kotak da ekibini kurmuş ve bakanlığının kapılarını sabahlara kadar açık bırakmıştı. Artık onun ne gecesi vardı ne de gündüzü. Ailesini bile unutmuştu vatandaşın sorunlarına bakmaktan.
Kolay mıydı o büyük göçü savmak ve binlerce insanı dam altına sokmak, sahipsiz kalmış evleri ve bahçelerle arazileri sahiplendirmek? O, bütün bunları gerçekleş büyük adamdı.
Sivil-asker ilişkilerinde zaman zaman komutanlara dahi rest çekmişti kendi halkının mutluluğu ve refahı için, sevgili Kotak. Mesela asker, Güzelyurt’u açmaktan çekiniyordu ama o, rest çekerek “Güzelyurt açılacak efendim” diyerek vurdu vurdu girdi Güzelyurt’un sokaklarına.
Maraş’ın açılmasında da çok büyük rol oynadı.
Birkaç kez İsmet Kotak’ı kendi televizyon programıma konuk ettiğimde, şu iskan politikasını ve geçirdikleri zorlukları konuşmuş ve o program çok beğenilmişti.
İsmet Kotak’ı 8’nci ölüm yıl dönümünde anarken, onu ne kitaplara, ne de gazetemizdeki köşeme sığdırabilirim.
Şu kitap çalışmalarımda bazen düşünüyorum...
Keşke hayatta olsaydı ve iskan uygulaması ile ilgili birçok kitap yazsaydı. Kafamda bir kıvılcım gibi duruyor iskan mevzusu. Hayatım vefa eder mi bilmem...
Belki, diyorum... Yazılanlar ve yazılmayanları harmanlayarak ve yaşadıklarımızı, İsmet Kotak’la başlayan beraberliğimizi de katarak bir İskan Kitabı yazabilirim. Bilemiyorum...
Şayet İskan Kitabımı yazmaya başlarsam, eblette ki onun hayatının kesitlerinden ve yaşadıklarından da söz edecek ve o koca İsmet Kotak’ı o kitabıma sığdırmaya çalışacağım.
Allah’tan on gani gani rahmetler dilerim...