Hızlı koşmak.
Daha hızlı koşmak en hızlı koşmak şart mıdır. Uzun atlamak daha uzun atlamak en uzun atlamak şart mıdır.
Kendi fiziki biyolojik koşulları içinde yarışılıyor olsaydı daha iyi olurdu olimpiyatlar.
Daha bebek denecek yaşta başlayan kimyasallarla desteklenen bir antrenman işkencesi artık her türlü spor müsabakası.
Neden bir tane daha Lefter Küçükandonyadis, bir Metin Oktay, bir Hakkı Yeten, bir Galliga, bir Zihni, bir Mesut Arap ( evet Gençlik Gücü’nün Mesut Arabı, çünkü oynamak herkesin hakkı ) ve eskiden futbolcular parasına değil zevkine keyif alıp keyif vermek için oynadıklarından, Postacı da takımlarda oynadı, Drada’da.
Oysa şimdi dünyanın her yerinde adına spor dediğimiz şey asla ve katiyen spor olmayıp kapitalist yaşam tarzının en temel direği olan rekabet kızışsın diye yapılmakta.
Hatırlayan vardır mutlaka 1988 Seul olimpiyatında Ben Johnson 100 metre yarışında saniyenin onda biri kadar bile olmayan bir farkla birinci olmuş ve fakat doping testi ile birinciliği / altın madalyası elinden alınarak yarışmanın favorisi olduğu çok önceden bütün dünyaca kabul edilen ABD’li atlet Carl Lewis takdim edilmiştir.
Ne tuhaf değildir ki Ben Johnson’un elde ettiği derece Carl Lewis’in derecesinden sadece saniyenin onda / yüzde birleri ile daha iyi olmasına karşın Carl Lewis’in derecesinde doping şüphesi aranmamıştır.
Bu günkü dünyada müsabakalı tüm sporlarda doping yapmayan tek bir sporcu bile yoktur.
İnsanları daha hızlı daha da hızlı en hızlı koşmaya en uzun atlamaya zorlamak haline gelmiştir ne yazık ki müsabakalı sporlar.
Spor bir sektör haline gelmiş ve bu sektörün patronları daha fazla kâr elde etmekten başka hiçbir niyeti olmayan zatlardır.
Top sahalarının adı niye arena konuyor ve bütün gerçek taraftarları ( ama gerçek taradtar diyorum lütfen dikkat ) bütün gerçek taraftarları karınlarını zor doyururken Fenerbahçe, Galatasaray Beşiktaş Trabzonspor ve hatta Samsunspor bilmem ne spor milyon milyon Euro döküp saçarak sözüm ona gençliğe spor yapma fırsatı sunmaktadır.
İşte Fenerbahçe’nin şu kadar sporcusu olimpiyatlara katıldı daha ne olsun demeyin.
Fenerbahçe’nin tam bir egosantrik olan teknik direktörü Mourinho’ya verilen transfer ücreti Fenerbahçe lisesinin on yıllık hatta yirmi belki otuz yıllık spor harcamalarından fazladır.
Spor rekabete kurban edilmiştir ve ne Olga Korbut ne de Nadya Komaneçi çocukluklarını gençliklerini yaşayamamıştır. Bu olimpik sporcuların tümü için ve olimpiyatlara kıyasla daha fazla para kazandıran DİAMOND elmas lig sporcuları için de geçerlidir.
Spora döner mi insanlık yeniden. Keşke dönse