KIBATEK’in 20’nci kuruluş yılı dolayısı ile, 5-6 Mart 2018 tarihlerini arasında muazzam bir edebiyatçılar etkinliği yaşandı. Kutlamanın mekanı Atatürk Kültür Merkezi, Lefkoşa idi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve gerek Türkiye, gerekse Türki Devletlerinden katılan bilim adamları ile sempozyumun çok başarılı geçtiğini söyleyebilirim.
Dile kolay...
Çok değerli dostum, yazar ve eski siyasetçi, hatta araştırmacı, bunun yanında eski bir mücahit komutanı İsmail Bozkurt’un kurup, gittikçe devleşen bu kurumun temelinde, başta Kıbrıs olmak üzere, bütün Türk dilini konuşan devletlerin “ortak dilde edebiyat buluşması” vardır.
Gerçek öyle değil mi?
Bütün Türk dili konuşan devletlerin kültür, sanat ve özellikle edebiyat alanında bir araya gelerek kültürel benzerlikleri veya kökleri tarihin derinliklerine uzanan sosyolojik ve etimolojik anlamda bazı kelimelerin ve yaşamın içinde önem kazanmasını irdelemeleri çok önemlidir. Bu sempozyumların amacı da budur.
İsmail Bozkurt, bana göre müthiş bir eser yaratmıştır Türk dünyasında. Artık ününü ve edebiyat ve yazın alanındaki büyümesini göstererek devleşmeye başlamış KIBATEK.
Sempozyumun programında neler neler yokmuş ki...
Gerek geçmişte kalmış, gerekse çok yakın tarihde kaybedilen yazarlar, bu sempozyumda unutulmadılar. Bu çok önemlidir bence. AKM’nin girişine büyük panolar üzerine asılan değerlerimizin resimleri ve isimleri konmuş ve adeta “bir vefa örneği” gösterilmiştir.
O panonun üzerinde kimler vardı?
Tarihin tozlu sayfalarında kalan ama unutulmayan değerler şunlardı:
Müftü Hilmi Efendi (1782-1847), Aşık Kenzi (1796-1839), Kaytazzade Mehmet Nazım (1857-1824), Osman Türkây (1927-2001), Çok yakın bir tarihte kaybettiğimiz Harid Fedai (1930-2017), KIBATEK’in kurucularından müthiş araştırmacı Suna Atun (1949-2013) ve çok güçlü şiirleri ve güçlü yazıları olan ve 1964’te Erenköy Mücahitliği zamanında hayatını kaybeden değerli dostum Süleyman Uluçamgil (1944-1964). Bunlar yanında rahmetlik Hikmet Afif Mapolar, Bener Hakkı Hakeri, Hafız Cemal (Lokman Hekim), Ali Nesim, Nevzat Yalçın ve dahaları vardı.
Bu insanların isimleri Kıbrıs Türk edebiyatına altın harfler ve yazılarla geçmiştir. Onların arkalarında bıraktıkları eserler, gelecek nesillere ve araştırmacılara da büyük katkı sağlayacaktır.
Sempozyum’un programına ve içeriğine şöyle bir göz atalım...
Açılış konuşmasını KIBATEK’in kurucusu İsmail Bozkurt yapmış ve bugüne kadar ne gibi etkinlikleri gerçekleştirmişler, o etkinliklerde dünyaya nasıl açılmışlar ve kendilerini kabul ettirmişler, uzun uzun anlatmıştır.
Kıbrıs Türkü’nün ve edebiyat dünyasının medar-ı iftiharı Prof. Dr. Oğuz Karakartal ise, “Kıbrıs Türk Edebiyatçılarının Ana Dili-Türkçe Karşısındaki Turumları” başlıklı konuşması gerçekten çok onemliydi. Oğuz Hoca malum, Kıbrıslılardan çok Kıbrıslıdır. Hiçbir kaprisi yok ve çok da mütevazidir. Kıbrıs’taki bütün yazarlara ve üretenlere katkı koyar sağ olsun.
Sempozyum’un oturumlarına yukarıda sözünü ettiğim önemli edebiyatçıların isimlerini verdiler.
“Harid Fedai Oturumu”nda onun derinlikli çalışmalarına değinildi ve irdelendi.
Harid Bey’in yazın hayatını sadece bizim edebiyatçılarımız değil, Türkiye’den gelen edebiyatçılar da değerlendirme yapmışlar ve sunumlarda bulunmuşlardır.
Süleyman Uluçamgil Oturumu da Arif Nihat Asya sarmalında hayat bulmuştur.
Oturumların en anlamlısı, Suna Atun Özel Oturumu’ydu. Bu oturumda Suna Atun ve onun yazın hayatı, ürettikleri anlatılırken, onun adına yayınlanan “Suna Atun’a Armağan” kitabı, hayli ilgi çekici ve biraz da acı veren bir eserdi.
Bu sempozyumun şiirle ilgili bölümünde Türkiye’den ve Kıbrıs’tan doçent ve porfesörler önemli konuşmalar yapmışlardır. Kıbrıs masalları ve romanları bayağı konuşulmuştur. Bu bölümde şiirle ilgili sunumu Doç. Dr. Elza Alişova Demirdağ yapmıştır.
Bu iki günlük sempozyumda yapılan sunumların, bir kitap halinde en geç Nisan 2018 ortalarında veya sonunda basılıp edebiyat dünyasına armağan edilecektir.
Dolu dolu KIBATEK Sempozyumunda edebiyat ve yazın hayatına doyduğumuzu söylemek mümkün. Edebiyat ve yazın hayatı sınırsızdır. Lakin bu mükemmel organizasyonla KIBATEK’e bir yirmi yıl daha dilemek isterim.
Daha nice başarılara...