Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın katılımıyla 29 Ağustos’ta Brüksel’de gerçekleştirilen gayrı resmi AB Dış Konular Konseyi Rum basınını tarafından gündemde tutulmaya devam ediyor.
Haftalık Kathimerini “Kıbrıs’ın AB Arzuları Kayıp Gidiyor… Kıbrıs sorunu TC-AB İlişkilerinin Dışında” başlıklı haberinde edindiği bilgilere dayanarak Nisan ayındaki AB Zirve kararlarının gözetileceğine ve 27 AB üyesinin oybirliğiyle aldığı kararda ifade edildiği gibi “çalışmanın ilerleyeceğine” dair en üst siyasi düzeyde teyit alan Türkiye’nin, TC-AB ilişkileri dosyalarının tamamının bir-bir ilerlemesine ilişkin yol haritasını elde ettiğini yazdı.
Aynı kaynak toplam 7 bacaktan oluşan TC-AB ilişkileri dosyalarının peyder pey hayata geçirilmeye başladığını, Türkiye Dışişleri Bakanı Findan’ın gayrı resmi Konseylere katılımı, Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Siyasi Diyaloglarının yeniden işletilmesi gibi bütün kolay dosyaların halen uygulama yoluna girdiğini söyledi, en kısa sürede Katılım Komitesi’nin ve AB-Türkiye Katılım Konseyi’nin toplanmasının düşünüldüğünü ekledi.
Kaynak sırada olanların da, yatırımcılar ve öğrenciler gibi bazı kategorilerdeki Türk vatandaşları için Avrupa Vizesi kolaylığı sağlanması ve Avrupa Yatırım Bankası’nın kalkınma projeleri için Türkiye’de yeniden faaliyete geçmesi, AB-Türkiye Kapsamlı Uçuş Anlaşması (şu anda diplomatik ve teknik düzeyde görüşülüyor) ve TC-AB Gümrük Birliğinin yükseltilmesi olduğunu ekledi.
Türkiye bütün bunları elde etmişken Rum Yönetimi'nin AB’den, Kıbrıs sorununun çözülmesi gereğine dair sözlü destek elde ettiğini yazan gazete “ilgi çekici nokta şu ki gayrı resmi toplantıda Kıbrıs’a şifahen destek veren 15 üye devletten hiçbiri TC-AB dosyalarının uygulama yoluna konulmasına Kıbrıs sorununun çözümünü şart koşmadı.” ifadesine yer verdi.

Limasol bölgesinde bulunan silahlardan birinin Türk menşeli olduğu iddiası Limasol bölgesinde bulunan silahlardan birinin Türk menşeli olduğu iddiası

-“Guterres Çerçevesi AB için detay”
Haberde “AB (Almanya ve 2-3 üye devlet), BM’ye atıf yapmakla birlikte, Kıbrıs sorununa bulunmak istenen çözümün ‘kalitesi’, yani detayları hakkında da bir görüşe sahip değil” vurgusu yapıldı. Joseph Borrell’in, Guterres Çerçevesi ile ilgili bir soruya verdiği “gayrı resmi toplantıda bu tür detayları görüşmedik” cevabının,  -Rum yönetiminin Kıbrıs müzakerelerini Crans Montana’da kaldığı yerden yeniden başlatmak için yatırım yaptığı- AB’deki bu eğilimin göstergesi olduğuna dikkat çekildi.
Gazete “AB Kırbıs sorununa çözüm bulunması gerektiği konusunda Türkiye’ye genel içerikli sözlü telkinde bulunmakla yetiniyor, TC-AB dosyaları da uygulamaya geçme yönünde önemli adımlar atılarak teoriden pratiğe geçti” ifadesine yer verdi.
Habere göre, Gümrük Birliği ve Kapsamlı Uçuş Anlaşması gibi önemli TC-AB dosyalarının hayata geçirilmesinde Rum Yönetimi açısından olumlu tek şey Brüksel ile Ankara arasında istişare gerektirecek ve zaman alacak olması. Bu durum, Borrell/Komisyon belgesindeki “çalışmanın ileri götürülmesine rıza göstermiş olmasını şimdilik halı altına gizleyen” Rum Yönetimine iletişim düzeyinde hizmet ediyor.

-“Hristodulidis’in Guterres Çerçevesi’ne yönelik çelişkili tezleri kuşku yaratıyor”
Öte yandan Alithia, Rum Yönetimi'nin Guterres Çerçevesi’ne yönelik çelişkili tezlerinin kuşku yarattığına dikkat çekerek Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’i davet etmekte kararlı olan Genel Sekreter Antonio Guterres’in  Rum tarafının pozisyonunu netleştirmesini beklediğini yazdı.
Alithia,  “New York Üçlü Görüşmesi Terazide” başlıklı manşet haberinde Rum Yönetiminin “’Guterres Çerçevesi sadece başlıklardır’ duruşunun aslında kaydedilen yakınlaşmaları da ortadan kaldırdığını ve kuşku yarattığını” belirterek “Çerçeve’nin Hristodulidis tarafından kabul edilmemesi Tatar’ın da kabul etmemesini meşrulaştıracak” ifadesine yer verdi.
Gazete Guterres’in iki lideri BM Genel Kurulu çerçevesinde ortak görüşmeye davet etmesinin önündeki zorluğun, Rum Yönetimi Başkanı Hristodulidis’in müzakerelere 2017’de kaldığı yerden yeniden başlamaya niyetli olmadığı, çerçeveyi (sorunlu gördüğü noktaları) yeniden müzakere etmek istemesi” olduğuna işaret etti.

Editör: Mehmet Kasimoglu