Birkaç gün önce Çağın Zort beni ziyarete gelirken son kitabını da imzalayıp getirdi. 215 sayfalık bir kitap! “Takdim” yazısında değerli dostum Prof. Dr. Oğuz Karakartal kitap için şöyle diyor:
“Kıbrıs Türk yazarı Hikmet Afif Mapolar’la 1930’lardan sonra yerel edebiyata girmeye başlayan ada-coğrafya-insan ilişkisine ait motifler İsmail Bozkurt’un romanlarında tematik unsurlara ve Leit motiflere (tekrarlanan motifler) dönüşür.
Kıbrıs Türk edebiyat araştırmacılığında ilk kez Dr. Çağın Zort edebiyat coğrafyası ile bağlantılı (jeoliterer) bir çalışmaya imza atarak İsmail Bozkurt’un romanlarında coğrafî unsurların kullanımı üzerine zengin bir inceleme yapmıştır. ‘Kıbrıs Türk Edebiyatı’nda Coğrafî Unsurların Kullanımı: İsmail Bozkurt Örneği’ adlı bu incelemede Kıbrıs Türk Edebiyat Coğrafyasında Kıbrıs adası, ada coğrafyası ve Akdeniz iklimine özgü motifler, İsmail Bozkurt’un eserlerindeki Kıbrıs içi ve dışı mekânlar, coğrafyalar, yer adları (toponomiler) ve Akdenizlilik, adalılık kavramlarını yazı diline, Türkçeye yansıması özenle analize tâbi tutulmuştur.
Bir Kıbrıs Türkü’nün, bir Kıbrıs Türk romancısının eserlerindeki Kıbrıs coğrafyasını, coğrafya-insan ilişkilerini Zort’u kutlar, bu tür çalışmaların devamını dilerim.”
***
Sayın Karakartal’ın belirttiği gibi, kitabın tam adı “Kıbrıs Türk Edebiyatı’nda Coğrafî Unsurların Kullanımı: İsmail Bozkurt Örneği.”
Arka kapakta kitap şöyle tanıtılıyor:
“1571’den beri Türk varlığının bulunduğu Kıbrıs adasında, eski dönemlerden günümüze coğrafya (mekân) insan ve edebiyat ilişkileri bağlamında Ada’da yazılmış eserlerde örnekler tespit edilebilir. Kıbrıslı divan şairi Müftü Hilmi Efendi’nin şiirlerine bakmak bile bu konuda bir fikir verir. Ancak Kıbrıs Türk yazınının özgünleşmesi ve kapılarını kendi coğrafyasına açması, 1930’lardan sonra başlamakla birlikte, daha çok 1974’ten sonra gelişen modern edebiyatta karşımıza çıkar. 1974 Barış Harekâtı’nın getirdiği huzur ortamı içinde şair ve yazarlar, kendi kültür, mekân ve yaşantıları üzerine düşünmeye başlar. Kıbrıs Türk insanı ada coğrafyasında, doğup büyüdükleri, göçe veya terke mecbur bıraktıkları toprakları, bu topraklar üzerindeki yaşantıları eserlerine taşırlar. 1930’lardan itibaren Kıbrıs Türk Edebiyatı’nda Hikmet Afif Mapolar, Samet Mart ve Argun Korkut ile başlayan mekân ve insan öyküleri mânâsındaki yerelleşme, XX. yüzyılın sonu ile XXI. yüzyılın başında İsmail Bozkurt’un eserlerinde devam eder. İsmail Bozkurt’un romanlarıyla insan-coğrafya ilişkilerinin edebî yapıta yansıtılması yoğunlaşır.”
***
Çağın’ı çocukluğundan beri bilirim. Babası Mustafa Zort ile nice birlikteliklerimiz oldu, nice yollar eskittik. Annesinin yemeğini yemişliğim ve çok kahvesini içmişliğim vardır. Yıllar sonra Çağın’la çok bilimsel toplantılarda birlikte bulunduk.
İşte o sessiz sedasız çocuk, günümüzde benim çalışmalarımı doktora tezi olarak ele almış. Bir yazar, birşeyler yazarken ileride bir eleştirmen, gazeteci ya da kendisi gibi yazar olanın diline düşebileceğini bilir. (Tüm sanat dalları için geçerlidir.) Ama bir akademisyenin, yazdıklarını akademik elekten geçirebileceğini düşünmez. En azından ben düşünmedim. Oysa Çağın, romanlarımda yazılanların yalnız bir bölümünden bir doktora tezi çıkarmış.
Ayrıca benim için imzaladığı kitabına şöyle yazmış: “Ta ilkokul yıllarından beri tanıdığım ailece görüştüğümüz bir baba, bir dost misali bir kişi İsmail Bozkurt. Yıllar sonra, Kıbrıs Türk Tarihine, edebiyatına, kültürüne ve siyasetine damga vurmuş, çok kıymetli eserler vermiş bir şahsiyetle ilgili bir doktora tezi, bir kitap hazırlamanın onuru ve gururu içerisindeyim. En derin sevgi ve saygılarımla… Dr. Çağın Zort”
Dr. Çağın Zort’a teşekkür ederim, çok güzel toparlamış yazdıklarımı! Yani giriştiği işi başarmış.
Kendisini kutlarım. Daha nice kitaplara Çağın!