Kıbrıs Türk Kültür Derneği, Kıbrıs Türk halkının Cumhuriyet Bayramı'nı kutladı. Dernek, bağımsız ve egemen devleti koruma kararlılığını dünyaya haykırmak, uluslararası toplumun bir üyesi olma mücadelesini sürdürme kararlılığını tutarlı şekilde ortaya koymak gerektiğini kaydetti.
Dernek Yönetim Kurulu imzasıyla yayımlanan mesajda, Kıbrıs Türk halkının, 1878’den 20 Temmuz 1974 yılına kadar verdiği milli var oluş ve bağımsızlık savaşını 15 Kasım 1983 tarihinde kurduğu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile taçlandırdığı ifade edilerek,  “Bugün 40’ıncı yılında Kıbrıs Türk halkının, Cumhuriyet Bayramı'nı, egemenliğini ve bağımsızlığını şerefle, onurla, kıvançla kutluyoruz. Ne mutlu Kıbrıs Türk halkına…” denildi.
Mesajda, “Kıbrıs Türk halkının sömürgeci, emperyalist devletler ile yayılmacı ırkçı Rum-Yunan ikilisinin planlı ve programlı uygulamalarına, Akritas Planı ile derinleştirilen katliamlara, etnik temizlik ve soykırım saldırılarına karşı verdiği milli var oluş savaşı sonucunda varlığını koruyarak, egemen ve bağımsız devletinde tam güvence altında özgürce, insan hakları çiğnenmeden katılımcı demokratik bir düzende yaşamını, geleceğinden emin olarak sürdürmektedir” ifadelerine yer verildi.
Emperyalist devletlerin, Doğu Akdeniz, ön Asya ve Ortadoğu politikaları gereğince belirledikleri stratejik ve jeopolitik hedeflerini gerçekleştirmek üzere 1878 yılından beri sürdürdükleri politikalarıyla Kıbrıs Adası’nda Türk varlığını yok etme hedeflerinden vazgeçmediği belirtilen mesajda, şöyle devam edildi:
“Ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Türk milletinin verdiği Kurtuluş Savaşı zaferiyle Lozan’da Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusu alındı. 20 Temmuz 1974 Türk Barış Harekâtı ile Kıbrıs Türk halkının vatan topraklarının çizilen siyasi coğrafyasının sınırları içinde 15 Kasım 1983 tarihinde Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf R. Denktaş’ın önderliğinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti bütün dünyaya ilan edildi.”
Bugün en önemli görevlerden birinin, bağımsız ve egemen devleti koruma kararlılığını dünyaya haykırmak, uluslararası toplumun bir üyesi olma mücadelesini sürdürme kararlılığını tutarlı şekilde ortaya koymak olduğu vurgulanan mesajda, şunlar kaydedildi:
“Diğer bir görevimiz de Kıbrıs uzlaşmazlığının ancak iki bağımsız ve egemen devlet temelinde uluslararası bir anlaşma ile mümkün olacağını akılcı, tutarlı ve Kıbrıs gerçeklerine uygun doğal bir uzlaşmanın sağlanmasıdır. Bunun için de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ve Türkiye’nin kararlı, tutarlı ve istikrarlı davranması bir zorunluluktur.”
Federasyon modelinin olamayacağı, bağımsız ve egemen iki devletli uzlaşma modelinin tek yöntem olduğu tutumunu sürdürmek gerektiğine vurgu yapılan mesajda, dünyada yaşanan gelişmelere, İsrail’in Filistin halkına karşı saldırılarına dikkat çekilerek, “Türkiye ve KKTC’nin, coğrafyalarının sağladığı önemli jeopolitik ve stratejik avantajlara uygun bir yol haritası ile hareket edilmesi gereği vardır” denildi.
Kıbrıs konusunda, Garanti Anlaşması, eşit egemenlik, eşit uluslararası statü, Türk askerinin Kıbrıs’taki varlığı başta olmak üzere kırmızı çizgilerin görüşme ve tartışma gündemine getirilmesine izin verilmemesi gerektiği belirtilen mesajda, “Uluslararası Kıbrıs anlaşmaları ile kazanılmış olan hak ve statülerden hiç bir koşul altında vazgeçilmemelidir” vurgusu yapıldı.
“Kırkıncı kuruluş yılını kutladığımız KKTC, egemen ve bağımsız, insan haklarına ve özgürlüklere büyük değer ve önem veren, çoğulcu demokrasiye sahip olması gereken gelişmiş ülkelerin bütün özelliklerine sahiptir” denilen mesajda, Kıbrıs Adası’nda kendi egemen sınırları olan iki ülke, egemen ve bağımsız özgür iki devlet, iki ayrı demokrasi, iki ayrı ulus, iki ayrı kültür ve din olduğu ifade edildi.

İsias Otel davasının altıncı duruşması 24 Aralık’ta İsias Otel davasının altıncı duruşması 24 Aralık’ta

-“Kıbrıs’ta iki ayrı devletin yaşadığı inkar edilemez bir gerçek”
İki ayrı devletin Kıbrıs’ta kendi egemen sınırları içinde yan yana yaşadığının inkâr edilemez bir gerçek olduğunun altı çizilen mesajda, şunlar belirtildi:
“Kıbrıs’ta 20 Temmuz 1974 tarihinden beri Türk askerinin koruduğu barışın ancak iki devletin yan yana yaşamasına bağlı olduğu da bir gerçektir. Türk halkının iki devletlilik görüşünü benimsediği de diğer bir gerçektir. Türk halkının benimsediği bu görüş Birleşmiş Milletler Anayasası’nda da ifadesini bulan devletlerin egemen eşitliği, self-determinasyon hakkı ve devletlerin eşit uluslararası statüsü ilkelerine de uygundur.”
“Kıbrıs’ta Türk devletine sahip çıkma zamanı. Çünkü federasyon modeli Kıbrıs’ta artık açıkça görüldüğü gibi, Türklerin dışlandığı ve ambargo altında yaşatıldığı statükonun bir diğer adıdır” denilen mesajda, federasyon görüşünün, Türkleri görüşme masasında tutarak, Rumların lehine olan çarpıklığı sürdürmenin bir aracı haline getirildiği kaydedildi.
Mesajda, federasyon modelinin aynı zamanda, Kıbrıs Türklerinin son sığınağı olan garanti sistemini ortadan kaldırmak ve Türk askerini adadan çıkarmak için kullanılan bir diplomasi oyununa dönüştüğüne dikkat çekildi.
“Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın son nefesini verirken ifade ettiği gibi Kıbrıslı Türk halkının egemen bir devleti vardır” denilen mesajda, “Kıbrıs Türk halkı verdiği milli var oluş savaşı ile kendi egemen ve bağımsız devletinde, Türkiye’nin kesin garantisi altında özgür yaşamak istediğini, başka bir devlette azınlık olmak istemediğini direnişi ile göstermiştir” ifadelerine yer verildi.
Mesajda son olarak, özverili mücadeleleri nedeniyle Türk halkına, bağımsızlığı, egemenliği ve özgürlüğü sağlayan öncü lider Dr. Fazıl Küçük, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş başta olmak üzere bütün mücadele öncülerine, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne, komutanlara, Türk Mukavemet Teşkilatı’na ve Mücahitlere, aziz şehitlere ve gazilere şükran sunuldu.

Editör: Mehmet Kasimoglu