Efendim ülke siyaseti malum...
Siyasetçinin derdi daha da malum...
Koltuk, oy ve devlet olanaklarını bu uğurda yandaşlara hortumlatmak!!!
Halk için çalıştıklarını söyleyip, hep kendi emelleri uğruna sinsice siyaset ve politikalar gördük durduk bu memlekette.
Çok değil 3-5 yıl önce yeniden umutlandık. Hani belki düzelir, bu halk iyi bir yönetime kavuşur diye!!!
Olmadı!!!
Umutlar kişisel koltuk sevdası uğruna heba edldi... Toplumu hiçe saydılar!!!
Malum SARAY seçimi çok yakın!!!
SARAY özlemi ile yanıp tutuşanlar da belli!
Kendini “lider” olarak gören malum yeni siyasetçimiz de belli...
Hani umutları yok eden SEN!
Hani oy isterken gönüllerden saf, ama perde arkasında TC’li siyasetçilerle saray hesapları yapan POLİTİKACI sen!!!
Şimdi bunları iyice not et;
Kokuşmuş siyasetten usanan toplum, genç siyasetçi arayışı içinde seni bir adım öne koymuşsa, yıllardır belirlenen mücadelenin hedefiyle ilgili bu toplumu aşarak kendi kendine karar verme yetkisinde olmadığını bilmelisin.
Yani haddini aşmamalısın!
Özetle sen kim olduğunu iyi bilmelisin...!
Bunu başarabilen ancak toplum lideri olabilir...
***
Hep söyledik, hep özledik ve hep istedik ki; Kıbrıs konusunda bir bütünlük olsun, bir birlikte hareket olsun diye...
Ama maalesef bizim memleketin SARAY seçimleri bu Kıbrıs konusu üzerinden yürüdüğü için hep toplumu bu konuda ikiye bölüp, oy potansiyeline ve kişisel koltuk dertlerimize hayatlarımızı feda ettik.
Etmeye de devam ediyoruz. Ediyorsun!!!
Yazımı sonlandırırken,bu cümleleri kullanmaktan çekinmeyeceğim...
Hani dedik ya; siz zaten hayatlarımızı feda etmekten hiç çakinmiyorsunuz!!!
Ben sizin politikanızı da, Saray sevdanızı da!!!
Ömürleri tüketip tüketip gidiyorsunuz!!!
Dedemizin ömrü gitti, bubamızın gitti, bizimkiler de gitti gidiyor.Yetmedi. Çocuklarımızınkini de götüreceksiniz.
Tu yüzünüze da, politikanıza da, sarayınıza da!!!