UNRWA (Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu) komisyon üyesi Philippe Lazzarini, Gazze için "Ortaya çıkan insani krizin boyutu ve hızı tüyler ürpertici" diyor ki ölen yaklaşık 40,000 insandan 16 000’inin çocuk olması tüylerin ürpermesine fazlasıyla yeter! Ayrıca konu zaten uluslararası yargı organlarında! Bu organlar henüz kesin kararını vermedi ama soykırım suçlaması ile Netanyahu’nun tutuklanma talepleri var. Ayrıca ara kararları bile çok şeyler anlatıyor. Üstelik İsrail’in katliamları ve soykırım eylemi süregidiyor.
İşte bu ahval ve şerait (bu durum ve koşullar) içinde, yaklaşık 40,000 insanın katledilmesinden sorumlu olan İsrail Başbakanı’nın, ABD Kongresi’nde coşkulu ve ayakta alkışlar arasında konuşturulması, en az Gazze’de ortaya çıkan insani krizin boyutu ile hızı kadar “tüyler ürpertici,” tam bir rezalet ve akıl almaz bir olaydır. Hukuksuzluğun, pervasızlığın, şirretin, ahlaksızlığın, vicdansızlığın, ayrımcılığın, küstahlığın ve de “Siyonizm yalakalığının” dik alasıdır. Kendisini dünyanın jandarması gören bir ülkenin siyaset kurumunun, uluslararası yargı organlarına saygısızlığın kaygılandırıcı; dünyanın/insanlığın geleceğini karartan görüntüsüdür.
Benim de ziyaret ettiğim ABD Kongresi, içine girildiği zaman, demokrasinin, insan haklarının, hukukun simgesi olarak anlatılır. Kanuni Süleyman’ın bile büstü var orda! Çok sayıda kanun yapmasından!
Benim gözümde artık öyle değil!
***
Şimdilerde pek duyulmuyor ama bir dönem Dünya’da yaygın bir “çirkin Amerikalı (Ugly American)” algısı vardı. Hatta bu konuda romanlar yazılmış, sinema filmleri çekilmişti.
2011 yazında eşimle birlikte bir ABD gezisi yapmış, izlenimlerimi bu sayfada paylaşmıştım. Bir yazımın ara başlığı, “Amerikalılar Çirkinlik Değil Güzellik Sergiliyorlar” biçiminde idi çünkü -bu kadar rastlantı olur mu bilemem ama-karşılaştığım çok sayıda Amerikalı, sıcak, sevecen, yardımsever, dost canlısı idi.
Şunu özellikle belirteyim: ABD gezisini “davetli” olarak yapmamıştım. ABD’de karşılaştığım Kıbrıs Türkleri öyle sanmıştı. “Niye” diye sorduğumda, “buraya gelenlerin çoğu öyle gelir de” demişlerdi. Yani, anlayacağınız geziden dolayı birilerine “gebelik” söz konusu değildi ve beynim, Amerikalıları övmek için “yıkanmamıştı.” Edebiyatta, gezi yazıları için “olağandışılık ve olağanüstülükler avı” denir. Ben de öyle yapmıştım.
Sözün kısası, 2011’deki ABD gezisi bende “Çirkin Amerikalı” algısı bırakmamıştı ama politik açıdan ABD’ye bakış açımda değişen bir şey yoktu.
***
Dünya kirlenmiştir ama bu yazı bakımından işaret etmek istediğim kirlenme/kirlilik, uluslararası ilişkiler/dünya düzenindeki kirliliktir. Her yeri geldiğinde bu sayfada uluslararası toplulukta/ilişkilerde orman kanunun geçerli olduğunu yazdım. Üstelik bu topluluk/ilişkiler o kadar kirli ki! Uluslararası hukuk tam bir rezalet!
Bunu görmek için çok geriye gitmeye ve çok kafa yormaya gerek yok. Gazze’de ve bir bütün olarak Filistin’de süregiden insanlık dramı, bu dram karşısında ABD-İngiltere, AB ve kendilerini Batılı olarak niteleyen ülkelerin tavrı, tam bir “kıral çıplak” olayıdır ama. Netanyahu’nun ABD Kongresi’ndeki karşılanışı ve söylediği her sözün ayakta alkışlanışı, “kıral çırılçıplak” dedirtecek boyuttadır.
Hem de nasıl çırılçıplak?
Demokrasi, hukuk, insan hakları derken harmanlara sığmayanlar için bunlar meğer yalnız kendileri için var olan değerlermiş. Bunu biliyorduk da binlerce çocuğun öldürülmesi bile onları bu kibirli egoist hallerinden kurtaramamış.
“Çirkin Amerikalı”, çok hafif bir niteleme imiş meğer!