KKTC’yi Yaşatmak Boynumuzun Borcudur

“KKTCY’yi niçin ve neden kurduk?” sorusu ile başlıyorum Cumhuriyetimizin 35’nci yaşında yazıma.  Hangi ideallerle, hangi düşüncelerle ve hangi heyecanlarla kurduk şu anda yaşatmakta olduğumuz ama zaman zaman önüne taşlar koyduğumuz bu Cumhuriyeti…
O koskoca 35 yıl nasıl da geldi geçti?  Daha dün gibiydi her şey.  Uzun ve bitimsiz Kıbrıs kavgasının sonunda bir noktaya gelindi ve o nokta bizi KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’ni kurmaya mecbur etti. 
Şu anda sürdürülmekte olan mücadele, geçmiş yıllarda verilen mücadelenin, verilen beyanatların ve yaklaşımların hemen hemen aynısıdır ama farklı bir versiyon şeklinde dünya politikasına ve dünya siyasetine yansımaktadır.
Bazı soruları kendi kendimize soralım.
Türk-Rum kavgasının temelinde ne yatardı?  ENOSİS mi?  EVET!
‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşu uzun bir kavganın bitmesi ve adada akan kanın durdurulmasına mı dayanır?  EVET!
‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile adaya huzur geldi mi? HAYIR, gelmedi.
‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ hangi esas temellere dayanarak kuruldu?  Siyasal ve anayasal eşitlik ilkelerine göre mi kuruldu?  EVET!
Anayasal ve siyasal haklar bu süreç içinde Türklere verildi mi?  HAYIR!
‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yürüyebilmesi, uluslararası hukuka göre tek yanlılık anlayışı içinde yaşaması ve hayat bulması çağdaş devlet anlayışı ile bağdaşır mı?  HAYIR!
‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nden dışlanan Türklerin imza ve onayı olmayan yasa ve uygulamaların uluslararası devlet anlayışına göre geçerliliği olabilir mi?  HAYIR, OLAMAZ!
1968’lerde başlayan ikili görüşmelerde sürekli inisiyatif Türk tarafında mı oldu? EVET!
O uzun ve bitmek bilmez görüşmelerde bir tırnak kadar hakkımızı bize verdiler mi? HAYIR VERMEDİLER!
Tam onbir yıl Rumlar Türkleri “gettolara hapsedip, insan haklarını” çiğnemediler mi?  EVET ÇİĞNEDİLER VE BİZİ GETTOLARA KAPATTILAR.
O bitmek bilmez kanlı ve acı dolu günlerde, muazzam bir göçle karşı karşıya kalan Türklerin can, mal ve gelecek güvencesi kalmış mıydı?  HAYIR! KALMAMIŞTI.
O bitmek bilmez acı dolu günlerde diri diri toprağa gömülen, sokaklardan toplanıp yok edilen, akibetleri belli olmayan, yüzlerce çocuğumuzu yetim bırakan, evlerimizi barklarımızı hiç acımadan yakıp kül eden bir milletle geleceğimizi paylaşabilir miydik? HAYIR! ASLA PAYLAŞAMAZDIK!
Türklerin Rumlara güveni kalmış mıydı? HAYIR KALMAMIŞTI VE HALA GÜVEN DUYMUYORLAR.
15 Temmuz 1974 darbesini biz mi yaptık? HAYIR! RUMLAR YAPTI.
15 Temmuz darbesinin arkasında yatan gerçek Akritas Planının tatbiki ve hayata geçirilmesi değil miydi? EVET! GERÇEK NEDEN, TÜRKLERİN GİRİT MİSALİ TOPLU HALDE KATLEDİLMESİ VE ADANIN YUNANİSTAN’A BAĞLANMASIYDI.
15 Temmuz, 1974 darbesinde öldürülen Rumları yine Rumlar vurmadı mı? EVET! BU DARBEDE RUMLAR RUMLARI VURDU VE BÜTÜN SUÇU TÜRKLERE ATTILAR.
20 Temmuz Mutlu Barış Harekatı’nın gerçekleşmesi ile adada akan kan durmadı mı? EVET! DURDU VE BU OPERASYONLA HEM TÜRK HEM DE RUM HAYATI KURTULDU.
Bir pasta gibi adanın bölünmesi sürecinde, yani Birinci Barış Harekatı ile İkinci Barış Harekatı arasında Türkler çözüm alternatiflerini Rumlara sunmadılar mı?  EVET! SUNDULAR VE BÜTÜN TEKLİFLERİ REDDETTİLER.
Yıllar sonra Klerides “Keşke bu teklifleri kabul etseydik ve adaya huzur getirebilseydik.  Kabul etmemekle hata ettim” demedi mi? EVET! DEDİ VE TARİHİ İTİRAFTA BULUNDU.
Adanın bölünmesinin mimarlarının yine Rumlar olduğunu Hristofyas ve diğer Rum siyasiler de kabul etmediler mi? EVET! ETTİLER.
20 Temmuz,1974’le Annan Planı arasındaki zaman diliminde yine çözüm için Türk tarafı Annan Planı’na “evet” demediler mi? EVET DEDİLER.
Rumlar Annan Planı’na “hayır” demediler mi?  EVET, HAYIR DEDİLER.
Buna karşın AB,  Rumları tek taraflı olarak bünyesine almadı mı? EVET ALDI.
1963’ten 15 Kasım, 1983’e kadar Rumlar tarafından Kıbrıs Türküne uygulanan ambargolar ve dünyadan dışlanma politikası nedeniyle büyük bir kaos ve siyasal, sosyal ve mali travma yaşanmadı mı? EVET YAŞANDI. HALA YAŞANIYOR.
Denktaş gitti Talat, Eroğlu ve Akıncı geldi. Lakin Rumların uzlaşmazlığı nedeniyle bu görüşmelerden hiçbir sonuç alınamadı. Adaya huzur ve çözüm geldi mi? HAYIR GELMEDİ.
Bu kadar uzun ve soluksuz, bitimsiz bir mücadele sonrasında Rumlar bir tırnak kadar değişti mi?  Türklerin haklarını verme, adanın paylaşımı, insan haklarını teslimi ve eşitlik temelinde bir çözüme hiç yaklaştılar mı? HAYIR! HEM DE KOCAMAN BİR HAYIR!
Türkiye, Anavatanımız, Atatürk Türkiye’si olmasaydı Kıbrıs Türkü bugün bulunduğu noktada olur muydu? HAYIR! KESİNLİKLE OLMAZDI VE GİRİT VEYA BATI TRAKYA TÜRKLERİ GİBİ BİR KONUMDA OLURDU.
BAŞKA SÖZE GEREK YOK…İŞTE KUZEY KIBRIS CUMHURİYETİ BUNUN İÇİN KURULDU VE YAŞATILMAKTADIR…
35’NCİ YAŞ GÜNÜN KUTLU OLSUN KKTC. 
KKTC’Yİ KURDUK, ONU YAŞATMAK HEPİMİZİN BOYNUNUN BORCUDUR.