En az şeye ihtiyaç duymak mı
En çok şeyi arzu etmek mi.
Belki de yanıtlamamız gereken soru bu.
Ve belki de sorunumuz asıl önemli olan ihtiyaç / ihtiyaçlar kavramını elimizin tersi ile iterek, yakın geçmişte unutarak arzular peşinde koşmak.
Arzular peşinde debelenmek bireyi hayatının öznesi olmaktan alıkoyar ve arzu nesnesi haline getirir.
Mağusa’dan Lefkoşa’ya gelmek için bir otomobil toplu taşımacılığın olmadığı ve hayal bile edemediğimiz şu günlerde bir ihtiyaçtır evet ve fakat bu otomobili nasıl kullandığımız da çok önemlidir.
Bizi bir yerden bir yere taşısın diye mi kullanıyoruz yoksa caka satmak için mi.
Bizi taşıyabilecek bir otomobili bir yıl hadi iki yılda taksit taksit ödeyebilmek gerçeği ortada dururken yüzbin sterlinden başlayıp ta milyon sterline varan bir fiyat aralığındaki son model ( üstelikte iki üç yıl daha yeni modeli ile değiştirmek üzere almayı tercih ediyorsak.
Yandı gülüm keten helva ki otomobil size ait bir neşene olmaktan çıkar ve sizi neseneleştiren bir sahip durumuna geçer.
Nasıl mı
10 – 15 yıl boyunca otomobil taksiti ödemek için çalışmakla.
Değer mi.
Aslında uzak araziler için geliştirilmiş yüzbinlerce sterline satılan lüks arazi araçlarını satın alıp da Çatalköy – Girne, Kalkanlı – Güzelyurt arasında evden işe işten eve, geceleyin meyhaneye gidip gelmek için dökülüp saçılan paralara.
Lüks otomobillere harcanan paralar ile KKTC ye okullar, hastaneler, Güzelyurt’a soğuk hava deposu, Boğaziçi’ne ziraaat enstitüsü, Beyköy’e veteriner ve ziraat mühendisi lojmanı yapılabilir ve daha niceleri.
Kıbrıs Türkleri genellikle yaz aylarında düğün yapar ve her ne hikmetse, doğal ve bedava düğün alanlarını ( Lefkoşa’da Mücahitler parkı, Kuğulu Park, Çocuk Bahçesi ) Girne’de Belediye parkı, Karaoğlanoğlu parkı vs vs) kullanmaktan kaçınarak 5 yıldızlı kumarhaneli ve çok pahalı otel salonlarında düğün yapmak da ihtiyaçlarımızı değil de arzuları önemsediğimizi ortaya koyar ki bu da yukarıda da okuduğunuz gibi sizi ihtiyaçlarınızın öznesi değil, arzularınızın nesnesi ve hatta kölesi yapar.
Bu yazımdan kırılan gücenen olduysa özür dilemiyorum hakikatleri okudunuz.