Avukat Murat Hakkı’nın Maraş’la ilgili mallar konusunda Havadis gazetesine vermiş olduğu mülakat bayağı insanı düşündürüyor. Murat Hakkı kimdir?
Avukat Murat Hakkı, İngiltere’de hukuk tahsili yapmış, çok değerli genç bir hukukçudur. Üstüne üstlük eski Yüksek Mahkeme Başkanı, çok değerli hukukçumuz Metin Hakkı’nın da oğludur. Yani bir diğer deyişle, Murat Hakkı, doğduğu günden beri yasaların ve hukukun içindedir. Kaldı ki İngiltere hukukunu da çok iyi biliyor.
Esasında işin püf noktası, Murat Hakkı’nın, Maraş’ta malı bulunan bazı Rumların avukatlığını yapması ve onlar adına Mal Tazmin Komisyonu’ndan haklarını aramasıdır.
Ne kadar ilginç değil mi?
Bir Türk avukat, kuzeyde mal bırakan ve tazminat talep eden Rumların savunucusu olması ve meslek etiği açısından, görevini sonuna kadar yapması hayli ilginçtir.
Murat Hakkı’nın işi hiç de kolay değildir. Özellikle Mal Tazmin Komisyonu’na baş vuran binlerce Rumdan bazılarının avukatlığını yapıyor Murat Hakkı.
Büyük paraların ve büyük tazminatların konuşulduğu bu ortamda, Rumlar çok akıllıca davranıyorlar. Yaptıkları en akıllı iş, İngiltere’den mezun ve bütün yasaları avucu gibi bilen Murat Hakkı’yı avukat olarak tutmaları olmuştur.
Murat Hakkı bakınız ne diyor Maraş’ta hak iddia eden Evkaf konusunda:
“Evkaf’ın iddialarının dayanağı, 1974’ten sonra kapalı Maraş bölgesinde bir otel bodrumunda bulunan bazı evraklarda Maraş’ın mülkiyetinin kendilerine ait olduğunun yazılması ve 2005 yılında Gazimağusa Kaza Mahkemesi’nin bu belgelere dayanarak Evkaf’ın isteği doğrultusunda karar çıkarması.
Bu kararla birlikte konu, içinde KKTC Yargıtay’ını ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni de barındıran bir hukuk savaşına dönüştü. Mağusa Mahkemesi’nin tek taraflı olarak aldığı bu karar sonuçta, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Türkıiye için kurtarıcı rol oynayan KKTC Taşınmaz Mal Komisyonu’nu bir iç hukuk olduğu yönündeki konumunu ortadan kaldırabilecek kadar riskler taşıyor.”
Sanırım bu mülakatta söylenenler veya ortaya dökülenler, Rumların ekmeğine yağ ve bal sürmüştür. Hatta Rum basınında ve siyasi arenada bir siyasi malzeme olarak da kullanılacaktır diye düşünüyorum.
Şayet Rumlar bizim mahkemelerimizde ve dolayısı ile AİHM’e de dayanan davanın takibinde bir Türk avukat tutmuşlarsa, o avukat elbette ki herşeyi ortaya dökecek ve kendince hukuki gerçekler sergileyecektir.
Murat Hakkı, bugüne kadar Mal Tazmin Komisyonu’na Maraş’la ilgili yapılan başvurularda herhangi bir ilerleme olmadığına değinirken, aklıma merhum Denktaş geldi. Şayet hayatta olsaydı ve televizyonda bir açık oturum düzenleme şansım olsaydı, herhalde kurt politikacı ve yılların avukatı, hatta hukuk adamı Denktaş, Murat Hakkı’nın argümanlarına çok güzel bir yanıt verirdi. Hem de bütün hukuki çehresi ile birlikte.
Hani “Herkes işini yapar” dedikleri şey, şu anda Murat Hakkı’nın yaptığı iştir.
Bir de Evkaf eski genel müdürü Taner Derviş geldi aklıma. Bu konuda Taner Derviş’in hayli derin araştırmaları ve hayli de birikimleri vardır. Hatta geçmişte kendisini benim televizyon programıma konuk olduğunu ve Maraş’taki Türk malları hakkında uzun uzun konuşmuştuğumuzu anımsarım.
Tarihin derinliklerine indiğimizde, İngilizler marifetiyle pek çok Türk Vakıf mallarını Rumların üzerlerine geçirdiklerini görürüz. Hatta kilise üzerine bile geçen bazı mallar vardır.
Özellikle İngiliz’in bizzat kendilerinin eli altındaki Evkaf’ın idareleri döneminde, ne kadar Türk haklarının yendiği bilinen birşeydir. Kaldı ki, bazı köylerde ihmal edilmiş Türklerin nasıl Rumlaştıklarını da pek çok insan biliyor. O bağlamda Maraş’ta bulunan belgeler hiç de yalan veya uydurma olamaz diyorum.
Başaran Düzgün’ün düzenlediği bu mülakatın bir benzerini de, Vakıflar Eski Genel Müdürü ve yine deneyimli Türk hukukçlarla da yapmasını dilerim.
Bir de şunu düşünüyorum...
Şayet güneyde malı olup da Rumların gaspettiği malları için bir Türk Murat Hakkı’yı avukat olarak tutarsa, o tip davalarda kendi içinde bir tayakuza düşmeyecek mi diye de düşünüyorum, genç avukat arkadaşımız?
Yani diyeceğim şudur:
Kuzeyde mal ve tazminat talep eden Rumların haklarını bir Türk avukatın savunması, hayli zor ve tehlikelidir, diyorum.