NE KADAR PİSMİŞİZ...

5 Haziran Dünya Çevre Günü münasebetiyle düzenlenen “Just do it” operasyonu bayağı başarılı oldu. Böyle anlamlı bir günde kendi pisliklerimizin temizlenmesi bize utanç vermiyor mu?
On binin üzerinde insanın katıldığı temizlik operasyonunu görünce insanın, “Keşke her gün çevre temizleme günü” olsa diyesi gelir.
Esasında bu kadar insanın sokaklardan, tarlalardan, banketlerden, parklardan ve kamu mekanlarından topladıkları çöpler ve yığınlar haline gelen poşet ve torbalar, bizim kendi görüntümüzden ve yaşam utancımızdan başka bir şey değildir.
Toplu yaşama kültürünün bir parçası olan çevre temizliği, gerçekten bu operasyonla kabul görmelidir diye düşünüyorum. Belki bundan sonraki hayatımızda bu mesaj doğru algılanır ve her çöpün, doğru yerde istiflenmesi veya çöp konteynerlerinde saklanması sağlanır.
Gerçekten bu operasyonla kendimizi sınamış olduk. Duyarlılık trendimiz yükselmiştir belki de. Çevre grafiğimiz hangi noktadadır?
Bu görüntüye bakarak ve zamanı kollayarak, bazı şeyleri görebileceğiz herhalde.
Bana sorarsanız bütün kendi yaşantımız açısından sitem edeceğim herhalde. Köklü ve kalıcı temizlik adına, ille ve “Just do it” düşünce ve organizesi ile mi temizleneceğiz?
Herhalde bundan sonraki “Dünya Çeve Günlerimiz” çöp toplayarak ve doğru mesajlar vererek kutlanacak. Veya buna kutlama denirse, doğru mesajlar verilecek diyeceğiz.
Bizler değiştik mi? Bence “Just do it” operasyonu bir yere kadar etkili olacak. Bunun mütemadi bir kişilik kazanması halinde ve pilot bölgeler seçilerek uygulamalı bir çalışma haline gelmesi durumunda, belki başarılı olabiliriz.
Evet yine soruyorum.
“Biz değiştik mi?”
Veya “Bundan sonra değişecek miyiz?”
Biz değişmeyiz kardeşim, değişmeyiz. Madem içtiğimiz suyun boş pet şişelerini arabamızın penceresinden dışarıya fırlatırız, madem düğün çıkışında yediğimiz bastiçin kağıdını asfaltın ortanda rüzgara bırakırız, madem yerlere tükürürüz, madem çöplerimizi kapalı yerlerde muhafaza etmeyiz, biz değişmeyeceğiz demektir.
Gerçek olan nedir bilir misiniz?
Cezai müeyyidelerin uygulanmaması.
“Ceza” deyince aklıma arabalarda ilk kez kemer kullanma günlerimiz gelir.
Yasa gereği kemer takma mecburiyeti gelmesine karşın ilk zamanlar bu mesele pek de sıkı tutulmamıştı. Herkes hafife almıştı. Esasında kemer takmak, insan hayatını kurtarır. Lakin ülkede trafik kazaları artınca, bu kez polis işi sıkı tuttu ve ceza uygulamasını başlattı. İyi de yaptı bana göre.
Kemer takmayan adam ceza yeyince bir kere daha kemersiz araç kullanabilir mi? Kullanamaz. Çünkü içi cız cız edecek o parayı verirken. Bunda da durum aynıdır.
Soklara çöp atan, sokaklara tüküren, sokaklara pet şişe ve boş sigara payeti fırlatan, çöpünü doğru dürüst muhafaza etmeyen adama ceza kesilmez mi? Bal gibi de kesilir arkadaş. Hele bir uygulamaya geçilsin, siz görün bakalım memleket nasıl temizlenir.
Kültür seviyesi bu kadar yüksek insanların kendi yaşam ortamlarını kirletmesi ne kadar acıdır değil mi?
İnsan soruyor... “Bu kadar çöp yığını nereden çıktı yahu?”
“Just do it” operasyonu sonrasında meydana gelen çöp yığınlarını, herhalde belgeleyeceğiz. İleride etap etap “Neydik, ne olduk?” sorusunu sorarak bir ülkenin çehre değişimini herkesin gözleri önüne sereceğiz diye düşünüyorum.
Güneşin altında insanlar nasıl da heyecanla etraftan çöp topladılar. Bir an için çöp toplayan o duyarlı insanları izlediğimde, “Ne kadar duyarlı ve ne kadar heyecan dolu insanlar” sözlerini geçirdim kafamdan.
Sanırım bu küçük gibi görünen ama çok büyük bir olay olan “Just do it” operasyonu, bizi bize getirecek ve “Artık ülkemizin temizliğine katkı koyalım” anlayışını kafalarımıza sokacağız.
Son sözlerim herhalde şöyle olur:
“İnşallah... Ve gene inşallah...”