NEOMODERN DENKLEMLER

OKUDUKÇA
İlk Bilinen : İklima Ündeğer

Bu metinde sadece ‘ilk bilinen’e odaklanacağız. Eleştiri kaygımız olmayacak, çünkü biliyoruz ki hepsi bir süreç işi. Bunların hepsinden herkes bir şekilde geçiyor. Ama hızlı, ama yavaş. Süreci daha iyi tanımak görüş mesafemizi uzatacak.

Günümüz davranış kalıplarını özetlemek ya da bir iskelete oturtmak gittikçe zorlaşsa da matematik her derde deva. Etrafımızdaki her şey ve herkesi x, y, z gibi bilinmeyenler ve onlarla ilişkilerimizi de denklemler olarak düşünelim. Örneğin:

İyi maaş + iyi ortam + iyi yol = çekilebilir iş.

Çekilebilir iş + ortalama koca + eski ev = 0,40 × hayal kırıklığı

Elimizde her gün yüzlerce çok bilinmeyenli denklemle otobüse, minibüse biniyor; kafe, iş, okul derken her biri çözümsüz kalmış şekilde konfor alanımız evimize geri dönüyoruz. Ertesi sabah bu denklemlere bazen yenilerini ekliyor, bazen önceki günden kalma verileri proses ederek zamanın büyük çoğunluğunu görüş mesafesi dar bir toz ve gaz bulutu içinde geçiriyoruz. Kimse bize bu bilinmeyenlerle ne yapacağımıza dair okunaklı bir brief vermiyor. Verse de bugünün brief’i yarın değişmek zorunda kalıyor.

Herkes ‘çok yoğun.’ Bu yoğunluğu işlevsel hâle getirmek için kişisel gelişim, yoga, psikiyatri, psikoloji gibi birçok alandan medet ummaktayız. Bunlar bizim bilinmeyenlerimize bazen sadece ışık tutup görüş mesafemizi uzatırken bazen de sistemin bazı minik kapıları için anahtarlar sunuyor. Bu kapıları açtığımız doğru ama çıkan manzarayı beğenmediğimizde yine toz ve gaz bulutuna dönüyoruz.

Bizim beğenmediğimiz nedir? Her şeyden önce ölümlü, etten kemikten ve bu dünyada yaşayan bir varlık oluşumuzu kesinlikle beğenmiyoruz. Oysaki bu hayat denkleminin ‘en önemli ve tek bilineni’ bu beden olabilir. Kişisel gelişim tünelinde ya da ahiret koşusunda yorulup kendini kaybetmiş birçok insanın kaybolma nedeni, bedenin bilinmezler listesine alınmış olmasıdır. Diğer tarafta ise bedenle aşırı ilgili, tüm hayatını ona adamış bir grup görürüz.

Etle kemikle haddinden fazla haşır neşir olmak büyük bir algılanma kaygısını da beraberinde getirip kişinin topluma bakış açısını da eğip büktüğünden, pratikte denklemimizi çözmemize hiçbir fayda sağlamıyor. Daha fazla bilinmez yaratarak işimizi zorlaştırıyor. Çünkü algılanma kaygısı, değişimi mümkün olmayan ve hatta buna gerek de duyulmayan şeylere müdahale etmeye sebep oluyor. Örneğin bacak boyumuz asla uzamayacak, vücut tipimiz asla değişmeyecek. Her gün kinoa da yesek, chia tohumuyla dolu bir midemiz de olsa maalesef Malatyalı ya da Bursalı olduğumuz gerçeği değişmeyecek. Bu gerçekler bize çok daha güzel değerler katabilecekken bunları inkâr ederek geçen her gün vakit kaybı olacak. Sadece kendi etimiz kemiğimizle ilgilensek hadi neyse, bu bir de başka etlerin peşinden koşmaya sebep olacak. Özlemi çekilen İskandinav vücut bir partnerde aranacak ve muhtemelen hiç bulunamayacak. Çözüm, bu sürecin hiçbir yerinde görünmüyor. Ufka baktığımızda tek gördüğümüz bir girdap.

Ters yöne kafamızı çevirince de sonsuz bir uçurum görüyoruz. Bedeninden iyiden iyiye uzaklaşmış, soyut kavramların içinde kaybolmuşluk. Biraz yalnızlık, biraz ilgilenilme ihtiyacı, biraz dışlanmışlık ama bir yandan tüm denklemi herkesten önce çözeceğini düşünen ego, göz kırpıyor bize. Aslında sadece bir baş dönmesi. Bulunduğumuz toplumu inkâr etmenin başka bir yolu bu.

Denklemlerimizin doğru yerlerinde doğru konumlandırırsak, bedenimiz bizi birçoğunda çözüme ulaştırabilir. Çok temel komplekslerimizi, fiziksel beklentilerimizi ve dünyevi zevklerimizi kontrol gücü edinerek sorunlarımıza ilişkin optimum bakış açılarına sahip olabiliriz. Bedene iyi bakmalı, onun ihtiyaçlarını olabildiğince kaliteli şekilde karşılamalı ve tüm bunları ‘yeterli seviyede’ yapmalıyız.

Yeterli seviye hangi seviyedir? Zamanımızı verimli kullanmamıza izin veren seviyedir. Zaman iyi bir kerterizdir. Göreceliği bir yana, herkesçe kabul edilmiş bir ölçü birimidir. Binlerce yıldır tüm insanlık zamana göre yaşıyor. Zamanımızı neye harcadığımızın çetelesini iyi tutarsak o ‘en iyi ve ilk bilinen’ bize yeni bir çözüm sunar. İkinci bir bilinenimiz vardır artık. Zaman.

Zaman çok hızlı ve çok yavaş geçebilme potansiyeline sahip, korkutan, telaşlandıran, heyecanlandıran, aslında bütün duygusal denklemlere ilaç ya da zehir olarak bir şekilde karışan ilginç bir bilinendir. Bu bilineni her denkleme koymak mümkündür. Adeta jokerdir