Okudukça - Demokrasi Hukunuz Yoksa Demokrasi Kültürünüz Eksiktir

Demokrasi Hukunuz Yoksa Demokrasi Kültürünüz Eksiktir :
Türkiye mimarlar odası Her toplum, kendisine özgü; nitelikli ya da niteliksiz; yeterli ya da yetersiz düzeyde bir “Demokrasi Kültürü”ne sahiptir.
Yaşanmış ya da yaşanmakta olan hangi özgün tarihsel koşullar sürecinden geçilmiş ise birikimleriyle birlikte “Demokrasi Kültürü” de o süreçlerin aynası görevini yerine getirir.
Sahip olunan ve toplumun aynası olan “Demokrasi Kültürü”nün nitelikli ya da niteliksiz oluşunu;
toplumun kendi bağrında yani toplumu oluşturan insanların birebir ilişkilerinde ve iç içe yaşam katmanlarında uzlaşıp olgunlaştırarak geliştirebildikleri “Demokrasi Hukuku”na borçludurlar…
En basit tanımıyla birlikte “Demokrasi Hukuku” bir dizi karşılıklı “Haklar” ve o hakların “Hak-Edişi” olan “Görevler”den oluşan “Haklar Zinciri” ile insanları birbirlerine bağlar; ve onların sağlam bir toplum oluşturmasını sağlar…
‘‘ İnsan özgürlüğe yalnızlık şartlarında değil ; prensiplerini bilinçle kabul ettiği, kent / toplum içerisindeyken ulaşabilir ’ demişti ya Spinoza

İşte o toplumda;
“Eşitlik Hakkı” var ise “Eleştiri Hakkı” vardır;
“Eleştiri Hakkı” var ise “Farklı Olmak / Farklı Kalmak Hakkı” da vardır;
“Farklı Olmak / Farklı Kalmak Hakkı” var ise “Özgürlük Hakkı” da vardır;
“Özgürlük Hakkı” var ise “Kardeşlik Hakkı” da vardır;
“Kardeşlik Hakkı” var ise “Kuvvetler Ayrılığı Hakkı” da vardır;
“Kuvvetler Ayrılığı Hakkı” var ise orada artık nitelikli bir “Demokrasi Hukuku”nun varlığından söz ediliyor demektir…
“Demokrasi Hukuku”nun “Kuvvetler Ayrılığı Hakkı” ile oluşturduğu bağ ise ilginç ve köklü bir niteliğe sahiptir.
Bilinen ve gerektiğinde uygulanan bir örnektir:  
“İkiz kardeşlerin, bir ekmeği aralarında en adaletli biçimde paylaşarak huzur içinde yemelerinin tek yolu;
ikizlerden birinin ekmeği “BÖLMESİ” ve diğerinin de “SEÇMESİ” temeline dayanır…”
Bu noktaya dikkat edilirse ikiz kardeşlerin her biri farklı -ama eşitliği ve eşdeğerliliği bozmayan- birer kuvveti kullanmışlardır.
Bunları “Ekmeği Bölme Kuvveti” ve “Ekmeği Seçme Kuvveti” olarak adlandırırsak;
genel olarak hukukun, özel olarak da burada sözü edilen “Demokrasi Hukuku”nun özünü oluşturan ve genelde “Kuvvetler Ayrılığı İlkesi” denilen değerli kavrama ulaşmış oluruz.
“Kuvvetler Ayrılığı” taşıdığı nicelik ve nitelik güç nedeniyle; demokrasi dışı kaynaklar tarafından en fazla sömürülen ve yok sayılan bir kuvvet çeşidi ve demokrasinin de koruyucusudur…
Tüm bunların özgürce yaşanabilmesi için bir doğa parçası ile bütünlüklü bir mekan gereklidir.
İçinde bulunulan kentlerin “Yaşanabilir Kentler” olabilmesi; “İmar Hukuku” anlayışının dayanması gereken “Demokrasi Hukuku”na ve onun oluşturan “Kuvvetler Ayrılığı” gibi nitelikli ilkelere bağlıdır.
“Kamusal Kaynakların Kullanım Kararları Süreci,” çok yönlü sorumlulukların yanısıra; “Demokrasi Hukuku”nun her bakımda nitelikli ilkeleriyle sorgulanması; “Kuvvetler Ayrılığı İlkesi”nin yaşatılması ile ancak bir değer taşıyabilir.
Unutmamak gerekir ki;
“Mimarlık, yalnızca ve sürekli olarak, doğal ya da doğal olmayan ortamlarda;
metrekare ve metreküp karşılığı anlamıyla sınırlı mutlaka bir şeyler yapmak değil;
gerektiğinde o yere hiç müdahale etmeyen;
hiçbir şey yapmamak sorumluluğunu da taşır…”