Oy birliği aramak salaklıktır diye başlasam olur mu.
Bir kişiden fazla gerçek ya da tüzel kişinin oy kullanmasının gerekli olduğu yerlerde ve hallerde oy birliği, karar için oy birliği şartı aranıyorsa ortada demokrasi denen şey yoktur.
Şart olmadan oy birliği sağlanabilir ve bu çok da garip değildir.
NATO’da oy birliği şarttır ve bu hiç de garip değildir.
Değildir çünkü NATO’da ABD’nin dediği olur ve bu da NATO eşyasının tabiatıdır.
Bunun dışında dünyanın her hangi bir kurumunda, partisinde meclisinde karar için oy birliği aranıyorsa ortada fikrin, görüşün ifade edilmesinden başka bir şey vardır.
Kendi iç seçimlerini tek adayla yapan – yapmaya çalışan derneklerden, örgütlerden, sendikalardan partilerden meclislerden uzak durmak gerekir.
Tek adaylık ile tek adamlık çok da farklı şeyler değildir.
Karar alma süreçlerinde oy birliği aranması oy ve birden çok gerçek veya tüzel kişi varlığının tabiatına aykırıdır.
Oy birliği aslında ‘ emredersiniz komutanım’ demenin sözde demokrasisidir ki moda terimle buna consenSUS denir.
NATO da bu işler böyle döner de NATO dışında oy birliği aramak saçma sapan bir şeydir.
Örneğin BM de oy birliği sağlamanın neredeyse imkânsız olduğu herkes tarafından bilinir. BM’de kendi istekleri çerçevesinde oy birliğini sağlayamayacağını kısa sayılabilecek bir sürede görmüş olan ‘ büyük ‘!!! Devletler ne yapmışlardır, Güvenlik!! Konseyini dünyanın başına belâ etmişlerdir.
Büyük devletler diye kabullendiğiniz devletler beğenmedikleri her hangi bir BM kararını Güvenlik Konseyi gündemine alıp işlevsiz hale getirmektedirler.
Güvenlik Konseyi’nde de kararlar için oy birliği şartı olduğundan dolayı, üye devletlerin emniyet sübabı görevini hakkıyla yerine getirmekte ve kâh ABD’nin, kâh Çin’in, kâh Rusya, Fransa’nın vetosu ile dünya ile dalga geçilmektedir.
2000 li yılların başından beri gündelik hayatımızda da yer bulan AB ‘nde karar alma süreçlerinde oy birliği şartı arayan bir kuruluştur.
Başlangıçta, üye devletlerin kendi dümen sularında yelken açmak zorunda – durumunda kalacaklarını ön gören – var sayan Almanya ile Fransa oy birliği şartı ile üye kabul ettikleri devletler ile ‘demokrasicilik’ oynayabileceklerini düşünmüşlerdi ama Türkçemizin güzel deyimlerinden biri olan ‘ çekil götüm yer edeyim, gör sana neler edeyim’ ile karşılaşınca kara kara düşünmeye başladılar.
Misal ; Almanya, Fransa Türkiye ile ilişkilerini kendi çıkarları için daha da iyileştirmek istediğinde, KC’nin blokajı ile karşılaşmakta ve AB nin ‘ iç tüzüğü’ gereğince çaresiz kalmaktadırlar.
90 milyonluk Almanya ile, patron Almanya ile 1 milyonluk KC’nin veya söz dinlemez Macaristan’ın aynı, eş değerde oy hakkına sahip olması, Almanya ile Fransa’nın kendi çıkarları için kurdukları AB eşyasının tabiatına aykırı olduğu, oyuncağın mucitleri olan Almanya ile Fransa tarafından anlaşılmıştır.
Ve yakındır AB karar alma süreçlerinde oy birliğini terk edip oy çokluğuna geçecektir.