Güzel ne güzel olmuşsun görülmeyi görülmeyi’’ der bir şiirinde koca şair Karacaoğlan.
Her ne hal ise şairliği sadece kendilerine hak görenler şiiri ikiye ayırmaya çok meraklıdırlar.
Şiir derler, bu birinci sınıftır ve kendileri buna dahildir.
Ve ikinci sınıfa da ‘ halk şiiri’ diye bir şey koyarlar.
Karacaoğlan’ı, Erzurumlu Emrah’ı, Kaygusuz Abdal’ı Pir Sultan’ı ve daha nicelerini bu kendilerince aşağılık ( onların pek sevdiği kavram ile alt kültür, alt sanat) kategoriye koyarlar.
Müzik söz konusu olduğunda da bu böyledir hakim söylemde.
Bir müzik var, bir sanat müziği var bir de e lütfederler ‘ halk müziği’ var.
Bu konuyu daha sonra da uzun uzun irdeleyeceğim de bu yazının konusu daha çok ‘ çirkinlik ve çirkin’ üzerine.
Ne çirkin bir güzeldir X manken Y artist desem.
Düşünün dünya mankenler kraliçesi seçilmiş ama öncesinde değilse de en çok 1 yıl sonrasında estetik ameliyat denen şeye baş vurur memeleri sarkmasın diye.
Sarkmış bir meme ile güzel olunamayacağını sanan ne güzeller geçti dünya güzellik yarışmalarından ve ne mankenler ‘ formda kalmak’ için dondurma yemekten kaçınırlar ve fakat, hele bir de bu tiplere her yarışmada her şovda sorulan o aptal sorulara sorudan bile aptal ‘ dünya barışı için podyumdayım’ yanıtını verirler ya, tarih çok sık görürür bu gibi çirkinlik şahikası güzelleri. İşte bu türden çirkin güzellerin kuyruğunda maşrabba olup da, annesinden babasından aldığı güzelim boyunu, posunu, göz rengini kalçalarını estetik ile, şu bu çirkinin adisi modelde yaptırmaya heves eden genç bay ve bayanlara ne diyelim ki.
Brad Pitt’ e benzemek ya da Sandra Bullock’a veya benzerlerine benzemek için can atanlar varsa, ne çirkin bir candır aynada gördükleri bilseler. Bilemezler.
Bilemezler çünkü cehaleti rol model seçmişlerdir kendilerine.
Nerden ve nasıl bilecekler ki Che bir tanedir ve Clara Zetkin de.
Oysa kendi güzeldir insanın kendi olduğu ve kaldığı sürece.
Lafazanlık da sansasyon da siyaset arenamızın ÇİRKİN albenisi, kapılıp giden çok.
Ortalık Zorro kaynıyor ve Gazman