Hu derim ben huşu içinde
Sessizlerin sesiyle gelmiş gaipten aşıp bin yılları, sesidir İsaiah’ın, Spartaküs’ün, Mustafa’lardan Börklüce’nin, Pir’lerden Sultan’ın, Yunus’un, Karatallı Kâzım’ın, Karayılan’ın Ç’nin, ille de ille Kemal’in
Süleyman’ın, Orbay’ın
Hu
Derim bir ve daldırıp buluttan
Örmüş elimi suyun rahmine çeker çıkarırım
Harcını toprağın
Yüreğinden.
Devşirmek için hasadını emeğin kederin ve acının
Sevince
Hu derim
Ve sürer sürgününü ezelden ebede
Döker yaprağını kuşların sesiyle sesler de
Şarkısını Lillth sesiyle eser
Kulağına yeni doğanların
Bu der
Sabırdır tevekkül ve ateş
Bu dağdır kavuşmak için rüzgâra bu da ağaç
Yedi kat dibinden yerin
Varmak için menzile
Ve bu da su
Demdir deyip serdi memelerini alevin
Ağzıma
Emzirdi cenneti
Ol dedi sonra suya toprağa taşa ve tuza
Bastı yarasına tuzu da
Yekindi
Üçler dedi yediler dokuzlar ve kırklar dedi
Arşıalâdan devşirip rızkı indi toprağa
Ezelden ebede emekten başkasını bilmez haz diye
Süerer de toprağı
Eker de tohumu
Su olur akar da
Kimse bilmez kadrini kıymetini
Kuşlar bir bir de ovalar
Zeytinin bereketindedir yalnızlığına alıcın
Bir kuştur kuşlardan
Kırlangıç
Ağzımda
huuuuuuu