Sinirliyim

İçindedir ağaç meyvenin.
Her ne varsa iyiye dair ya da kötüye, güzele çirkine, yanlışa doğruya içinizdedir.
Hayır hayır lise çağlarımızın felsefe derslerinde okutulan önce ide vardır sonra şey değildir söylediğim.
Çekirdek bilmeden armut elma kiraz ağacı olacağını öylece bekler toprakta yağmuru güneşi yazı kışı sonbahar ilkbaharı ya işte öyle.
Bizden öncekiler, Mücahitler ( mücahitliğin son kuşağını yetişmiştim ben de ( 1971 yılından / güvenlik kuvvetleri komutanlığı kurulmadan öncekiler ) Mücahitler ve örgütlü örgütsüz direnenler, devlet kurmayı akıllarından bile geçirmiyorlardı. Onlar  ‘‘ zenciye zenci diyenler için / ülkelerine güneş sızmasın diye güneşi kilitli tutanlar için asiyiz / oysa biz Hürriyeti getirmek için patlayan mermilerin sesiyiz ’’ diye destanlaşanlar ‘‘ Paris’te manken olun dediler / Cezayir’de kefen olduk biz ’’ diyerek direnenler toprakta tohumdular gün gele ulu çamlar çınarlar devri daim sular ırmaklar olduklarını bilmeden ve böbürlenmeden.
İçinde var insanın ne varsa.
Adı konmamış bir hürriyet vardı içlerinde ve şimdi bir özgürlük bağımsızlık gürültüsüdür de gider zerre kadar kıymeti harbiyesi olmayan.
Mecliste vekil makamında oturanların kaç tanesi bilir Cezayir’de neler olduğunu, geçtim Cezayir’den Goşşi köyünde neler olduğunu ve 1964 başlarında çıkıp Hamit Mandrez’den geçip gecenin karanlığında en az üç Rum köyünü de varmak nedir Yiğitler köyünün bir avuç mücahidine.
Kimdir Ali Salahi, Hüseyin Paşa kimdir, kimdir Tuncer Öğretmen kaçınız bilir ey sabah akşam bağımsız devletiz biz diye nutuk irad edenler.
Yerin altı üstüne gelse de kabul etmeyiz demek çok kolaydır da Taksim sahasına inip de top tepiklemeye vaktiniz mi yok.
Onlara borçluyuz, Mücahitler derim ben ve geçerim nasıl geçtiyse onlar bu direniş destanını.
İçinde olmalı hürriyet duygusu bağımsızlık arzusu insanın ve sizin içinizde yok sadece laf ola beri gele, kükreyim de oy olsun oylar da makam koltuğu arabası cakası olsundan ibaretsiniz.
Ne demekir gümrük binasını unutmak, ne demektir kabak fiyatlarına bile hükmedememek ve ne demektir Anamur’ dan Geçitköy’e Türkiye’nin 8 yıl önce getirdiği suyu, Geçitköy’den birkaç kilometre ötedeki Güzelyurt tarlalarına bahçelerine 8 yılda taşıyamamak ve bu başarısızlığınızdan bu verdum duymazlığınızdan hiç utanmadan anavatanımız Türkiye yapacak diye ortaya çıkarak gülücükler saçmak..
Şimdi kalkmışsınız bağımsızlık siyaseti bizimle başladı diye yeri göğü inletiyorsunuz kendi sesiniz haline getirdiğiniz MÜCAHİTLERİN SESİ radyosundan.
Kimsiniz diye bir bakın etrafınıza, bu halk olmasa siz kimsiniz.
Halktır yoktan var eden, Kıbrıs Türk halkıdır ve siz Kıbrıs Türk halkının var ettiğini yok etme yolunda günden güne daha da pasifleşerek hürriyet ruhunu içinizde hiç ama hiç hissetmeden ve sadece akustik bir durum olarak özgürlük diye ses çıkarıyorsunuz hürriyeti katlederek her davranışınızla.
( Şiirler Süleyman Uluçamgil, Orbay Deliceırmak )