“Söz ola kese savaşı,
Söz ola kestire başı,
Söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ede bir söz..”
Bu dizeler Anadolu büyük halk şairlerinden Yunus’un bir şiirinden alınmıştır. Büyük Yunus bu dizeleri bu sözleri ile sözün gücünü, nelere kadir olacağını anlatıyor.
Yerinde söylenecek, akıllıca ve güzel söylenmiş güzel bir söz savaşı bile kesiyor, kesebiliyor, amaaaa! Çok akılsızca düşüncesizce sarfedilen bir söz de insanın başının kestirilmesine bile neden olabiliyor. Yaşamı sona bile erdilebiliyor sarfedilen kötü akılsızca bir söz..Bu kadar önemli olabiliyor bir sözcük insanın ve toplulukların yaşamında..
Koca Yunus, benzetme de yaparak, zehirli bir yemeği bile, söylenecek güzel ve yerinde bir sözün bala yağa çevirdiğini çok güzel anlatıyor.
Hepimiz de insanız sonuçta, ve daha çocukluk yaşlarımızda, bizlere tatlı ve güzel sözle hitap edebilen büyüklerimizin farkını bir başka bir daha güzel farketmeye başlıyoruz.
Çok basit bir sofrada bile birbirlerine güzel sözlerle konuşabilen bireylerin, en lezzetli yemeklerin vermediği tatları derinden duyumsattırdıklarını çok yaşadık. Tam tersi, en güzel yiyeceklerin donatıldığı sofralarda söylenecek tatsız ve cahilce, akılsızca bir tek söz nedeniyle de “yemeklerin boğazlarda düğümlenerek kaldığını” da yaşadık..
Bir de günümüzün küreselleşen, internetleşen, bilişim ağları ile örgü örgü örülen insanların ve toplumların belleklerinde, sözlerin hatta tek bir sözcüğün, yaratabileceği etki ve neden olabileceği dalgalanmaları düşünün!
Gerek bireylerarası olsun gerekse toplumlararası veya uluslararası ya da devletler arası, tüm ilişkiler ağlarında zaman zaman sorunların yaşanmakta olması veridir, bundan kaçınılamaz.
Yine tarihsel bir veridir ki özellikle toplumlar ya da uluslararası sorunların aşılmasında tarafların birbirlerine karşı, duruşlarını anlatan davranış ve sözleri; yaşanmakta olan sorunun çözümlenmesinde çok etkileyici olmaktadır.
Taraflar arasında her ne sorun yaşanıyorsa, karşı tarafa verilecek mesajlarda, akıllıca sözcüklerin kullanılması, karşı tarafı rencide edecek üzecek sözcüklerde kaçınılması sorunun daha sağlıklı olarak ele alınmasını sağlamakta ve çözümüne de pozitif katkıda bulunmaktadır.
Tarihte her ne yaşanmışsa yaşanmıştır. Bu gerçeklerin dillendirilmesinde farklı anlayışların da olması doğaldır. Ama bu gerçeklerin ortaya konmada kullanılan sözcüklerin ille de öteki tarafı incitici ya da yaralayıcı olması gerekmez.
Koca halk şairi Yunus’un en net şekilde ortaya koymuş olduğu gibi, kullanılacak olan sözcükleri akıllıca seçmek, süzgeçten geçirmek, sorunların daha sağlıklı anlaşılmasından çözülmesine kadar pozitif zincirleme etkisi yaratmaktadır.
55 yıldan beri, Kıbrıs’ta Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türkler arasında “Kıbrıs sorunu” altında yaşanmakta olan sorunların ifadelendirilmesi, tarafları zaman zaman birbirlerini anlamakta bile zora soktuğu bilinmektedir.
Temelde kendilerine göre farklı ulusal hedefler belirleyen Kıbrıslı Rum toplumunun bu tercihi, doğrudan Rum medyasını da etkileyerek, adada karşılıklı olarak sözlerle, anlamlarla birbirleriyle çatışan Kıbrıslı Türk ve Rum basınını yarattı. Adeta iki kutuplu bir Kıbrıs medyasının uzlaşmacı değil, çatışmacı dillerini ve terminolojilerini ortaya çıkardı.
Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği ve Kıbrıs (Rum) Gazeteciler Sendikası arasında geliştirilen diyalog süreçlerinde, özellikle Kıbrıs sorunu konusunda, kullanılmakta olan terimlerin, taraflarca daha makul ölçülere çekilmesinin ortak bir barış dili yaratılmasında yararlı olacağı tespiti önemliydi.
Bu önem doğrultusunda Kıbrıslı Türk ve Rum Medya etik kurulları yetkilileri harekete geçerek, AGİT Basın Özgürlüğü Ofisi’nin de bu alandaki deneyimlerinin de katkısıyla, ortak bir terminolojik sözcükler kaynağı oluşturulabildi.
Medya çalışanlarının, kurumlar olsun ya da basın-yayın mensupları, bu ortak sözcüklerin kullanımını benimsemeleri tamamen kendilerine kalmış bir iştir ve kullanmalarının da kullanmamalarının da bir yaptırımı yoktur. Olması da düşünülemez.
Kıbrıs sorunun 55. yılında, bu sorunu çözmek için yürütülmekte olan görüşmelerin 50 yıllık yolculuğunda, Kıbrıslı gazetecilerin öteki tarafın bazı anlam ve anlayışlardaki duyarlılıklarını bilerek haber ve yorum üretmeleri en azından sorunların tartışılmasına büyük kolaylıklar getireceği söylenebilir.
Kıbrıs sorununu silahla değil ama konuşarak çözeceksek, kullanacağımız sözcüklerin, kurşunlar kadar yaralayıcı olabileceğini bilmek ve karşılıklı olarak ona göre hareket etmek durumundayız. Önemli olan sonunda her iki tarafın da kazanması değil mi?
Hoş geldin Cyprus Glossary.