Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 15 Kasım 1983’ün Kıbrıs Türkü için bir dönüm noktası olduğunu belirterek, “Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yüzyılında olduğu gibi, ‘Türkiye Yüzyılı Vizyonu’ ile Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında da Türkiye Cumhuriyeti yanınızdadır, her zaman yanınızda olacaktır. Türkiye yüzyılı aynı zamanda Kıbrıs Türklerinin yüzyılı olacaktır.” dedi.
“Bugün Kıbrıs Adası’ndaki tek meşru devlet; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'dir" diyen Yılmaz, Kıbrıs Türkünün elde ettiği kazanımlardan asla geriye gitmeyeceğini kaydetti.
Yılmaz, KKTC'nin 41. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Dr. Fazıl Küçük Bulvarı'nda düzenlenen resmigeçit töreninde konuştu.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türk milletinin selam ve kutlama dileklerini ileten Yılmaz, KKTC'nin 15 Kasım Cumhuriyet Bayramı'nı kutladı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 41’inci yıldönümü vesilesiyle Lefkoşa’da bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu kaydeden Yılmaz, “Adada ve dünyanın dört bir yanında yaşayan Kıbrıs Türklerinin 15 Kasım Cumhuriyet Bayramı’nı yürekten kutluyorum. 41 yaşına basan, Doğu Akdeniz’in parlayan yıldızı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne 41 kere maşallah diyorum.” diye konuştu.
Yılmaz, Kıbrıs Türkü’nün asırlar boyunca karşılaştığı tüm zorluklara rağmen varlığını sürdürdüğünü, kültürünü ve kimliğini koruyarak adadaki asli unsur olmaya devam ettiğini kaydetti.
15 Kasım 1983’ün Kıbrıs Türkü için bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Uğradığı zulümlere, karşı karşıya kaldığı tüm zorluklara rağmen asla yılmayan, sahip olduğu mücadele ruhundan ödün vermeyen Kıbrıs Türkü’nün egemenliğini dünyaya ilan ettiği gündür bugün… Vatanından asla vazgeçmeyeceğini, bağımsızlığından asla taviz vermeyeceğini ve asla esaret altında yaşamayacağını haykırdığı gündür.” şeklinde devam etti.
- “Kıbrıs Türkleri kendi devletini kurarak milli iradesini kararlılıkla ortaya koydu”
Birkaç ay önce, Kıbrıs Türklerinin yaşadığı zulme son veren ve Ada’ya barış ve huzur getiren Kıbrıs Barış Harekâtı’nın da 50’inci yıldönümünü idrak ettiklerini anımsatan Yılmaz, bu vesileyle, Mutlu Barış Harekatı’na siyasi liderlik yapan merhum Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan’ı rahmetle ve minnetle yad etti.
Barış Harekâtı’nın sağladığı güvenlik ve özgürlük ortamının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanına imkân tanıdığını kaydeden Yılmaz, “Rum kesimi dahil tüm adada barış, huzur ve istikrar sağlanmıştır. Enosis hayali uğruna her türlü mezalimi gerçekleştirenlerin önleri mukavemet ruhuyla kesilmiştir. Kıbrıs Türkleri kendi devletini kurarak bağımsızlık yolunda önemli bir adım atmış, milli iradesini kararlılıkla ortaya koymuştur.” şeklinde konuştu.
- “Kıbrıs meselesi hepimizin davasıdır, milli davamızdır”
Bugün Kıbrıs Adası’ndaki tek meşru devletin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olduğunu kaydeden Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Göklerde ay yıldızlı bayraklarımızı yan yana görmek hepimiz için iftihar vesilesidir. Bayraklarımız, huzur ve refahın teminatıdır. ‘Duysun cihan, duysun biriz. Duysun, bizim bu gök, deniz!’ Dr. Fazıl Küçük ve Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş başta olmak üzere, bu kutlu yolda destansı bir mücadele ortaya koyan tüm kahramanlarımızı rahmetle ve şükranla anıyorum. Kıbrıs Türk halkının özgürlük mücadelesi uğruna canlarını ortaya koyan kahraman Mehmetçik ve mücahitlerimizi bir kere daha bu vesileyle rahmet ve minnetle yâd ediyorum. Bugün burada gür bir sesle bir kez daha ifade etmek isterim ki, Kıbrıs meselesi hepimizin davasıdır. Milli davamızdır.”
Rumların ortaklık devletini gasp etmesinin üstünden 61 yıl geçtiğini belirten Yılmaz, iki taraf arasında 1968’den bu yana aralıklarla yapılan tüm müzakere süreçlerinde, Kıbrıs meselesine adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm için ortaya samimi ve yapıcı bir irade koyan, iyi niyetle yaklaşan tarafın daima Kıbrıs Türk tarafı olduğunu söyledi.
“Peki ya Rumlar… Yapılan tüm müzakerelerde uzlaşmaz bir tavır sergiledikleri tarihin kanıtlarına geçmiş bir gerçektir.” diyen Yılmaz, buna rağmen halen federasyon ve çözüm istediklerini dillendirdiklerini ifade etti.
Yılmaz, “1963’te ortaklık devletini silah zoruyla yıkan, 2004’te Annan Planı’nı reddeden, 2017’de Crans-Montana’da masadan kaçan onlar değil miydi? Rumların samimi olmadığı açıktır. Kıbrıs Türk’ü Anavatan ve Garantör Türkiye’nin gerçekleri çok iyi kavradığını her halükarda bilmelidir. Çok şükür ki hakikati gören, gözlere kurulan tuzakları fark eden devlet aklına ve geleceğimize ışık tutan tarih şuuruna sahibiz.” dedi.
Rum kesiminin adanın ortak sahibi olan Kıbrıs Türkleri ile siyasi gücü ve refahı, siyasi eşitlik temelinde asla paylaşmak istemedikleri vurgulayan Yılmaz, Kıbrıs Türklerini “azınlık” olarak görüp, sözde devletlerine yama yapmaya çalıştıklarını dile getirdi.
“Kıbrıs Türkünün denenmiş ve başarısızlığı kanıtlanmış, tükenmiş federasyon modelini hedefleyen eski sürüm BM parametreleri ile kaybedecek vakti yoktur. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın ortaya koyduğu iki devletli çözüm vizyonunu tüm kuvvetimizle destekliyoruz.” diyen Yılmaz, federal bir çözüm modelinin artık söz konusu olmadığını kaydetti.
- “Gerçeği duymak istemeyenler olsa da, Ada’da iki ayrı halk ve 41 yıllık KKTC devlet gerçeği vardır”
Ada’nın gerçeklerini ve iki tarafın da iradesini yansıtmayan hiçbir önerinin kendilerini çözüme götürmeyeceğinin apaçık ortada olduğunu ifade eden Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gerçeği duymak istemeyenler olsa da, Ada’da iki ayrı halk ve 41 yıllık KKTC devlet gerçeği vardır. 41 yıl önce bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulmuş olması, bu gerçeği gözler önüne sermektedir. Uluslararası toplum da bunu artık kabul etmelidir. Rumlar, Annan Planı'nı reddetmelerine rağmen, Topluluğun ilkelerini çiğneme pahasına Avrupa Birliği'ne üye olarak kabul edildiler ve bu durum onların rahat bir konfor alanında yaşamalarını sağladı. Buna karşılık, Kıbrıs Türkleri haksız ve insanlık dışı izolasyonlara maruz bırakıldılar. Bu şartlar altında Kıbrıs Türklerinin, kendi hakları olan egemen eşitliklerinin ve uluslararası alanda eşit statüye sahip olduklarının tanınmasını istemeleri son derece doğaldır.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM 79. Genel Kurulu’na hitaplarında bir kez daha ifade ettiği, “Uluslararası toplum Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımalı, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmalıdır.” sözlerine dikkat çeken Yılmaz, Ada’daki gerçekler temelinde, herkesin istikrarına ve refahına hizmet edecek bir çözümün ancak böyle mümkün olabileceğinin altını çizdi.
“Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Azerbaycan’da gerçekleşen Şuşa Zirvesi’nin ardından Bişkek’te Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesi’ne onur konuğu olarak davet edilmesi, bu desteğin somut bir yansımasıdır ve Kıbrıs Türkü’nün haklı davasına verilen güçlü bir mesajdır.” diyen Yılmaz, Kıbrıs Türkünün her türlü zorluğa rağmen, büyük fedakârlıklarla kurduğu ve çatısı altında güvenle yaşadığı devletinden vazgeçmesini hiç kimsenin beklememesi gerektiğini vurguladı.
Kıbrıs Türkünün elde ettiği kazanımlardan asla geriye gitmeyeceğini kaydeden Yılmaz, Anavatan ve Garantör Türkiye’nin Kıbrıs Türkünün ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin her zaman yanında olacağını belirtti.
- “Bölgesel barış, tüm halkların huzurunu ve refahını artıracaktır”
Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarının korunması için var gücüyle çalışmaya devam edeceklerini dile getiren Yılmaz, şöyle devam etti:
“Ayrıca, Doğu Akdeniz’in tüm bölge halkları için barış denizi olması yönünde çalışıyoruz. İnanıyoruz ki bölgesel barış tüm halkların huzurunu ve refahını artıracaktır. Bölgeye yönelik dış güçlerin emperyalist tasarımları ve müdahale çabaları hiç kimseye fayda getirmedi bundan sonrada getirmeyecektir. Bu çerçevede, Filistin davasına olan desteğimiz de kesintisiz devam ediyor. Adaletin ve uluslararası hukukun gereği olarak, Filistin halkının özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine omuz vermeyi, Gazze’de tüm dünyanın gözleri önünde yaşanan katliamlara karşı duruşumuzu sürdürüyoruz. Doğu Akdeniz’de barış ve istikrar arayışımız, Filistin’de de hak ve adaletin tesis edilmesiyle güçlenecektir. Uluslararası hukukun, kanun ve kuralların içinin boşatılması hiç kimseye huzur getirmeyecektir. Mazlumun yanında durmak, insanlık onurunun bir gereğidir. Birliğimizi ve gücümüzü artırarak, iç cephemizi tahkim ederek özgüven içinde geleceğimizi inşa edeceğiz.”
Kıbrıs’ta gösterdikleri dayanışmanın bir benzerinin mazlum Filistin halkıyla olan kardeşlik bağını da kararlılıkla sürdüreceklerini dile getiren Yılmaz, ateşkes, insanı yardımlar, iki devletli siyasi çözümü tüm imkânlarıyla savunmaya devam edeceklerini söyledi.
Yılmaz, “Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin kendi vatanlarında hak ettiği refah içinde yaşaması, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin sürdürülebilir bir ekonomik yapıya kavuşturulması öncelikli hedefimiz olmaya devam ediyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün veciz bir şekilde ifade ettiği üzere, askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, iktisadi zaferlerle taçlandırılmadıkları sürece eksik kalmaya mahkûmdurlar.” şeklinde konuştu.
Kıbrıs Türkü'nü haksız izolasyonlarla yıldırmaya çalışsalar da, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin inşası ve ihyası için elbirliğiyle çalıştıklarını vurgulayan Yılmaz, 2024 yılı İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması’nın ekonomik, kalkınma ve sosyal refah yönündeki çabalarının en somut göstergesi olduğunu dile getirdi.
- “Türkiye yüzyılı aynı zamanda Kıbrıs Türklerinin yüzyılı olacaktır”
Tarımsal sulamadan enerji arzı güvenliğine, ulaşımdan eğitime, sosyal konutlardan e-devlet çalışmalarına kadar Kıbrıs Türkü kardeşlerinin yaşam standartlarını yükseltecek birçok projeyi hayata geçirdiklerini belirten Yılmaz, bunları geliştirmeye ve üstüne yenilerini eklemeyi sürdürdüklerini aktardı.
Yılmaz, “Dün, Türkiye tarafından inşa edilen ve donatılan 24 Aralık 1963 Girne Asker Hastanesi’nin resmi açılışını gerçekleştirerek, askerlerimizin, vatandaşlarımızın ve KKTC vatandaşlarının kullanımına sunduk. Cumhuriyete ulaşma yolunda çekilen acıların önemli bir sembolü olan 24 Aralık 1963 tarihini bu hastane ile ölümsüzleştirmiş olduk.” dedi.
Yılmaz, Kıbrıs Türkünün birlik ve beraberliğini sürdürdüğü müddetçe, Anavatanın da desteğiyle, her geçen yıl daha da ileri gideceğini belirtti.
Tüm çabalarının Kıbrıs Türkü'nün yaşam standartlarını yükseltmek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin istikbalini ve refahını ilelebet güvence altına almak olduğunu dile getiren Yılmaz, “Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yüzyılında olduğu gibi, ‘Türkiye Yüzyılı Vizyonu’ ile cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında da Türkiye Cumhuriyeti yanınızdadır, her zaman yanınızda olacaktır. Türkiye yüzyılı aynı zamanda Kıbrıs Türklerinin yüzyılı olacaktır.” dedi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Anavatanı ile birlik ve beraberlik içinde daha nice güzel günlere ulaşmasını ve Kıbrıs Türk Devletinin asırlık bir çınara dönüşmesini temenni eden Yılmaz, “Cumhuriyet Bayramınız ve bayramımız kutlu olsun. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, yaşasın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti…” diyerek sözlerine son verdi.