ayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Kaşif, Trafik konusunda bir araştırma yaptırmış.
Ve hükmünü vermiş.
Kazalardan yüzde 65 oranında sürücüler suçlu imiş.
Devletin suçu ise yüzde 17.
Çoğu insan gibi ben de bu araştırmanın sonuçlarına inanmadım.
Bir defa trafik konusu öyle kamuoyu araştırması ile saptanacak ve geliştirilecek bir konu değil.
Trafik konusu artık bir bilim haline gelmiştir.
Sıkıdan sıkıya gözlemleme, ölçme ve çağdaş teknolojiden yararlanma unsurlarından oluşan bir bilim.
Öyle herkesin ahkam kesmesi ile halledilecek bir konu değildir trafik.
Esasen halk, bizdeki trafik kazaları için gerek medya gerekse devlet ve o “ünlü dernek” tarafından sürekli olarak yanlış yönlendirilmektedir.
Herhangi bir kaza oldu mu hemen akla sürücü gelmektedir.
Vurun abalıya misali “asın-kesin edebiyatı” her kazadan sonra manşetlerde başyeri almaktadır.
Adeta yolların suçu bastırılmak istenmektedir.
Taze bir örnek verelim.
Alayköy çemberinde ve dört öğretmenin ölümü ile sonuçlanan kazada da öyle olmuştur.
Hep sürücü suçlanmıştır.
Ama yolun eksiklikleri bariyer yokluğu, inşaat halindeki bir çember olayı için yeterince işaretleme ve uyan levhası yokluğu adeta ikinci plana itilmiştir.
İlk akla gelen cezaların artırılmasıdır.
Bakın gerçekçi olalım.
Siz Devlet olarak araba satışlarından payınızı bir güzel alıyorsunuz.
Bu bağlamda da devlet gelirleri bağlamında bu satışları
Teşfik eder haldesiniz.
Öyleyse üzerinizi düşeni de ypacaksınız.
Yol yapan firmayı denetleyeceksiniz.
Trafiği eksiklerle dolu bir çembveri açtırmayacaksınız.
Çünkü hata insana mahsusdur.
Bileceksiniz ki sürücü hata yapabilir.
Bunun için de önleyici tedbirlerinizi alacaksın.
Devlet adamlığı öyle kurdele keserek yol açmak marifeti değildir.
***
Sırası gelmişken şu trafik olaının ülkedeki sigorta sistemi ile bağlantısından da söz etmek isterim.
Ne dedik hata insanlar içindir ve de kaza olayı bir kaderdir.
Asgari düzeye düşürmek de görevimizdir.
Ama bir trafik kazasının esas elim yanı kazadan sonra ölen ve sakat kalan insanların sorunudur.
Trafik kazalarından sonra ortaya çıkan bu gibi olaylarda da devlet suçludur.
Ölenlerin arkada bıraktıkları ya da sakatlar için sigortalar da doğru dürüst bir mükellefiyet yoktur.
Tekrar yukarda sözünü ettiğim Alaköy çemberi olayına dönersek, o olayda ölen dört genç öğretmenin arkada bıraktıkları için sigorta sistemimizde öngörülen ne vardır ki!
Sayın Bakan’ın bundan haberi var mı acaba!
Yoksa ortada bir devlet sigortası “dayanışması” mı vardır!
Ölen ölür mü diyeceğiz yani?
Rum tarafı dahil dünyanın her yerinde yolcular da sigorta kapsamında olduğu halde bizde öyle değildir.
Sigortacılar da övünüp duruyorlar.
Neymiş, kaza yapmayanlar için sigorta primlerini düşürmüşler!
Bırakın beyler üç beş kuruşu!
Bu konuda yaptıklarınız var mı, onu söyleyin.
***
Sonuç mu?
Bakanın yaptırdığı anket de anket üzerine yaptığı yorumlar ve getirmek istediği önlemler de hepten sakat.
Suçlu olarak ayağa kalkması gereken devlettir.
İnkara hacet yok.