Hemen hemen bütün dünyanın büyük bir ilgiyle izlediği bütünleşme ve beraberlik mitingi, gerçek anlamda Türk insanın yüreğindeki dinamizmi ve demokrasiye sahip çıkma gücünü göstermiştir.
Bütün Türkiye genelinde gerçekleşen ve bütün partilerin katılımı ile meydanları doldurma, tek yürekten ses verme görüntüsü, gerçekten dehşet ve gurur vericiydi.
İstanbul Yenikapı’daki mitinge katılan halkın ucu bucağı görünmüyordu. Bütün partilerin başkanlarının katıldığı mitingin özelliği, o mitingte tek bir partinin bayrağı ve arması olmama şartı idi. O mitinge katılım şartı, o meydanlarda sadece Türk bayrağının dalgalanır olmasıydı.
Ne yalan söyleyim bu yaşa geldim, hiçbir mitingte ve hiçbir toplantıda bu kadar Türk bayrağını bir arada görmedim. Adeta bütün meydanlar kırmızıya boyandı. Dalga dalga Türk bayrağı doldu. Ne büyük heyecandı ya rabbim...
Türk bayraklarının bütün halka ulaştırılması ve temini için, herhalde büyük tekstil fabrikaları hiç durmadan bayrak yaptı sırf halk kullansın diye.
15 Temmuz darbesinin yankıları sürüp giderken, herhalde bu büyük miting ve Türkiye genelindeki demokrasi bütünleşmesi, Türk insanını dört dörtlük kilitlemiştir. O bağlamda bu darbe sonrasındaki bütünleşme, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nın bir benzeriydi diyebiliriz.
Halkın bu kadar duyarlı ve bu kadar tepkili olacağını kim tahmin ederdi? Kimse!
Kendilerini tankın ve mermilerin önüne atarak hayatını kaybeden cesur insanları bu halk unutmayacaktır. Nitekim onların hatırası için Boğaziçi Köprüsü’nün adı “Demokrası Şehitleri Köprüsü” oldu.
Bu miting de hem demokrasiye sahip çıkma, hem Türk halkının bütünleşmesini sağlama ve hem de geleceğin daha sağlam temeller üzerine kurulması mitingiydi.
Başbakan Binali Yıldırım’ın şu sözleri bayağı etkiliydi.
“Şerefsiz yaşamaktansa, şerefli bir ölümle toprağın altına girmek çok önemlidir.”
Zaten o inançla değil mi ki bütün Türk halkı ölümüne kendini sokaklara ve meydanlara atmıştır. O yürekle değil mi bu darbeler?
15 Temmuz darbesinin üzerinden yirmi beş gün geçti ve hala bütün Türkiye genelinde meydanlar bayrak bayrak dalgalanıyor.
Bu insanlar nereye kadar meydanlarda haykıracaklar?
Galiba enerjileri ve güçleri tükeninceye kadar.
Şayet birisine bu soruyu sorsanız, herhalde şöyle diyecektir.
“Biz o meydanlara doluşup demokrasimize, vatanımıza ve bayrağımıza sahip çıktıkça, hem daha da güçleniriz, hem de daha büyük bir enerji toplarız.”
Görüntü onu vermiyor mu?
Gerçekten bu iş nereye kadar gidecek? Elbette Türk insanı kendi davasına ve demokrasisine dört elle sarıldı da, mutlaka bu işin de bir sonu olacaktır diye düşünüyorum, olumlu yönden. Bu düşünce kötümserlik anlamında değil, iyimserlik anlamındadır. Ve düşünüyorum...
İnsanların artık normal hayata dönmesi için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın darbe günü “Kendinizi sokaklara atın” sözünün sonrasında, “Artık maksat hasıl olmuştur. Halkıma şükranlarımı ve teşekkürlerimi sunarım. Türkiye’ye ve Türkiye demokrasisine sahip çıkmışlardır. Artık herkes normal hayatına dönebilir” deyince mi onlar da artık meydanları doldurmaktan vaz geçecekler?
Merak ediyorum... Türkiye genelinde yapılan ve bütün partilerin tek vücut olarak varlık gösterdiği bu mitinge ve verdikleri mesajlara dünya kamuoyu nasıl bir tepki verecek, ne gibi fikirler üretecekler.
Bence bu bütünlük, Türkiye’ye diş bileyenler için korku verici veya korku salıcıydı. Bu mitingle şu mesaj verilmiş oluyor bütün dünyaya ve büyük küçük, bütün güçlere.
“Biz içimizde kavga edebiliriz... Biz kendi kendimizi yiyebiliriz... Ama konu vatan, millet, bayrak ve demokrasi olunca, işte böyle kenetlenir ve bir bütünü oluştururuz. O bütünü de hiçbir güç yıkamaz.”
Ben şahsen öyle algıladım bu büyük olayı.
Umudumuz odur ki Türkiye’ye ve Türk insanına bundan sonra huzur ve mutluluk versin. Bir kere daha böyle kötü olaylar yaşanmasın ve masum insanlar ölmesin.
Velhasıl herşey demokrasi, vatan, millet, bayrak ve demokrasi için.