Adana'da Konak Oteline vardıktan ve otele giriş işlemlerimizi yaptıktan sonra bize ayrılan odalarımıza yerleşmeye başladık.
Valizlerimiz odalarımızın kapısı önünde bizi bekliyordu.Tam otel odamın önüne gelmiştim ki komşu odanın hemen önünde dört adam konuşurken bir ara onlarla yüz yüze geldik.İçlerinden birisi bana hoş geldin dedikten sonra arkadaşlarına bakarak şu sözleri söyledi:"Bakın arkadaşlar bu da bizden" .Bir ara şaşırdım bu söz üzerine.Ama ardından bir yorum oluştu kafamda bu deyişle ilgili.
Malum Kıbrıs'ın 1957 ler döneminde Rum EOKA örgütü terör eylemlerine başlamış ,öncelikle İngiliz Sömürgesine mensup sivil ve askeri kişilerini arkalarından vurarak öldürüyorlardı.Kıbrıs artık salim bir ülke olmaktan çıkmıştı.Her terör eyleminin ardından sıkı yönetim ilan ediliyordu.Sokağa çıkmak yasaklanırdı.Korku hakim olmuştu ülkede.Kıbrıs Türkleri de bu terör eylemlerinden dolayı rahatsız olmaktaydılar.Okullar sık sık tatile giriyor,Türk esnafı dükkanlarını muntazam açamıyor,çiftçi,hayvancı
ova ve bahçelerine çıkamıyordu.Ama diğer yandan da EOKA canileri İngiliz ailelerini taciz ediyor ,İngiliz askeri taşıtlarına pusu kurup bomba vs silahlarla saldırıyorlardı.
Ve nihayet eskiden beri emperyalist devletlerin baş vurdukları "Böl ve Yönet" taktiğini uygulamaya koymuştu İngiliz yönetimi. İngiliz sömürge yönetimi,dükkanlarını terör korkusu ile açamayan esnafın bir kısmını,korktukları için bahçe ve tarlalarına gidemiyen tarım erbabının bir kısmını mütevazi maaşla geçici polis olarak istihdam etmeye başlamıştı. Bunlar görev gereği EOKA nın peşine düşecekti.
Artık ülkemde güvenlik hissi daha da azalacak ve ardından Rum-Türk çatışmaları böylece fiilen başlamış olacaktı...Bir yıl sonra da 1/Temmuz/1958 günü daha kırküç yaşında olan sevgili babamı EOKA'ya kurban verecektim.... Ve acılı yoksul günlerimiz başlayacaktı uzun süre....Bu olaylar Konak Oteldeki odama girerken Türkiye'li komşu odada kalan kişinin "bakın bu da bizden" sözlerini milliyetçilikle yorumlamama neden olmuştu..Bu nedenle bir milliyetçiye benzetilmekden gurur duymuştum. Ardından henüz odama dahi girmeden odalarına davet etmişlerdi beni. Odalarına bir süre göz gezdirirken bir çok erkek takım elbise kumaşları gördüm.Bezirganlık yapıyorlardı..Kumaşlara sahte olarak İngiliz İmali (Made in England)etiketi vurarak kumaşlarını pahalıya satarlardı...
Buyur otur dediler.Bir sandalyeye oturdum.Şurdan burdan bir süre sohbet ettikten sonra içlerinden biri başlıyalım diyerek cebinden bir kutu çıkardı.Sonra sigara paketinden bir adet sigaranın tütününün bir kısmını boşalttıktan sonra kutudaki tozlarla tütünü takviye ederek puro haline getirmişti.
Ve hemen kibritle ateşleyip çıkan dumanı derin derin ciğerlerine çekmeye başlamıştı ta ki kendinden geçene kadar. Sonra halka seklinde oturan her biri aynı eylemi sıra ile yapmaya başladılar..Bir kaçı kafayı bulup dışarı çıktı İki kişi kalmıştık en son.Hemen ürettikleri bu özel imalatı bana uzattı.Anında reddettim.Hayret dedi,hayatımda ilk kez yanılmışım.Meğer yolculuktan kaynaklı uykusuzluk ve yol yorgunluğumu, müptela arkadaş beni yanlış yorumlamıştı. Kendilerden biri olmadığımdan emin olmuştu ki bana hiç denememem için öğüt bile vermişti.Müptelalığından bol bol yakınarak pişmanlığını ifade etmişti .Yine de bana Ankara'daki dükkan adreslerini vermişti zor durumlarımda bana yardımcı olabilmeleri için .Ama dört yıllık Ankara öğrenimim boyunca onlara hiç uğramadım...Çünkü ömrüm boyunca özellikle rahmetli babamın öğütlerini anımsadıkça bu uyuşturucu illetinden hep uzak duracaktım. Hatta gelecekte bir süre kullandıktan sonra zararını hissederek sigaradan da kendimi uzak tutacaktım...Devam etseydim belki de şimdi hayatta olmayabilirdim.
Gençlerimizin kulaklarında küpe olması dileği ile bu anımı anlattım.Tanrı herkesi uyuşturucu illetinden korusun.. Dünyada tadına doyum olmayan bir çok güzel şeyler varken bu tür zararlılara bulaşmak ne kadar gerekli.Bunu anlamak zor olmalı bence..
Devamı Yarın