Üzüm : (Vitaceae) familyasının Vitis cinsinden sarılgan bitki ve yeryüzünde kültürü yapılan en eski meyve türlerine verilen ad.
Tarihçesi MÖ 5000 yılına kadar dayanır. Anavatanı Anadolu’yu da içine alan Küçük Asya, Kafkasyayı 'yı da kapsayan bölgedir. Diğer meyvelerle kıyaslandığında en fazla çeşide sahip olan türlerden biri olan üzümün 15.000'nin üzerinde çeşidi bulunduğu tahmin edilmektedir. Anavatanı Anadolu olan çeşitler 1200'ün üzerindedir.
Her meyve sebze gibi üzümün de bir mevsimi vardı.
Vardı dedim çünkü artık yok.
Yıl dört mevsim on iki ay üç yüz atmış beş gün marketlerinizde var ve ne yazık ki alıyor yiyorsunuz. Afiyet olsun.
Siz talep etmeden arz ettiler size ve itirazsız kabul ettiniz, arzular oldunuz önce ve sonra talepkâr.
Arz ve talep üzre dönüyor dünya dediler size, kabul ettiniz.
Mevsimsiz üzüm, karpuz çilek yemenin bir bedeli var, siz kabul etmeseniz de olduğunu, ödettiriller size o bedeli..
Globalizmdir o bedelin adı.
Köylüyü topraksız, köyü köylüsüz bırakmaktır globalizmin Türkçeye tercümesi, onlar size dünya hepimizin köyü oldu artık derler de, Türkiye’nin köyleri boşalır İstanbul şehrine.
Kıraç olur verimli Anadolu toprakları, Menderes havzası, Çukurova, Kızılırmak, Yeşilırmak, Dicle, Fırat, Seyhan gereği kadar kullanılmaz tarımda ve yasak derler kota korlar pamuğa, incire, fındığa, tütüne, kenevire pancara daha nelere.
1960 lara kadar beşyüz değişik buğday yetiştiren tahıl ambarı iç Anadolu Amerikan buğdayına nasıl esir oldu sanıyorsunuz.
Damak tadı ile oynamak da emperyal kültür marifetidir, dünyadaki bütün çocuk parklarını aynılaştırmak, ve Avrupa atletizm yarışmalarının 3000 metre koşusunda her biri farklı ülkelerden, devletlerden katılan 16 atletin 12 sinin aynı formayı ve diğer 4 ünün de başka aynı formayı giymesi de.
Damak tadımızla, sevdiğimiz sporlarla, seyrettiğimiz, seyredeciğimiz filimlerle, okuyacağımız metinlerle oynuyorlar bizi bizden almak için ve ne yazık veriyoruz kendimizi ellerine tavla teslim.
Yıl boyunca üzüm bulmak, ille de ve mutlaka NBA ligini seyretmek, Amerikan zihniyetli dizi filimler çekmek ve seyretmek, yüzyıllardan süzülüp gelmiş yaşam biçimlerimizi, değer yargılarımızı modernleşme adı altında terk edip içi boş, tenis oynayan Anadolu kadınları, bowling oynayan Karadeniz çocukları, bocce oynayan Kıbrıs Türkleri diye yontuyor ve yütüyorlar bizi.
Yontuluyor yütülüyoruz.