İşkence'ye Karşı Komite, BM Sözleşmesi çerçevesinde Güney Kıbrıs Rum yönetiminin periyodik incelenmesi konusundaki raporunu yayınladı.

Güney Kıbrıs Rum yönetimindeki sözleşme ihlallerinin değerlendirildiği ve tavsiyelerde bulunulan raporda kayıplar için de ayrı bir başlık açıldı.

Bu rapora göre adada görev yapan Kayıp Şahıslar Komitesi’nin (KŞK) çalışmalarından memnuniyet duyulduğunu, 1493 Kıbrıslı Rum kayıptan 359'unun, 502 Kıbrıslı Türk kayıptan ise 97'sinin cesedinin bulunduğu belirtildi.

KŞK’nın kayıp yakınlarına maddi veya manevi tazminat tayin etme yetkisi olmadığına dikkat çekilen raporda, "Devlet tarafı, KŞK tarafından belirlenen kayıpların yakınlarının, psikolojik rehabilitasyonu, tazminat elde etmeleri ve gerçeğe ulaşma haklarını da içerecek şekilde mağduriyetlerini giderecek yolların açılmasını garanti edecek çabalarını iki katına çıkarmalıdır" denildi.

Diğer taraftan raporda, Kıbrıslı Türk kayıp yakınlarının şikayetçi olduğu, soruşturmayı yapan otoritenin bulgularının veya soruşturmanın yetersizliğinin mahkemelerde tartışılmasına izin verilmemesi ise kayda geçirildi.

Adada 1963-1974 yıllarındaki olaylarda çoğu çocuk 502 Kıbrıslı Türk kaybolmuştu.

A report released by the United Nations Convention against Torture also called on the Greek Cypriot authorities to allow better visitation rights for Turkish Cypriot prisoners in Greek Cypriot jails.

Ledra palace da ki seçim sandıklarında ,Hasikos Kıbrıslı Türklerin itirazlarını kabul etmedi. Ne zaman neyi kabul ettiler ki? İşte Rumların bize uygun gördüğü Demokrasi modeli... Birde KKTC de Demokrasi yok diyorsunuz, aklınıza şaşarım sizin...

İlk önce Şehit aileleri ve malul gaziler derneğini içten ve muhteşem bir samimiyetle tebrik ederim. Bu güne kadar kimsenin başaramadığını, başarmış durumdalar.

Ancak Demokratik savaş, şimdi başlamıştır. İnsan hakları konusunda mangalda kül bırakmayan zevat, şimdi kolları sıvayıp 502 Türk Vatandaşımızın neden katledildiklerinin hesabını sormalıdırlar... Yaparlarmı? Ne gezer... Peki ya O şatafatlı ofislerde yıllarca , yüksek maaş alıp hava atan ama ‘ gereken yapılıyor’ diyerek, bizi avutanlara ne demeli?

Şimdi ne yapmalıyız? Hemen derhal AHİM e bu raporla beraber müracaat edip, hem tazminat, hemde rezillane mahkeme prosedürünün bizleri hak aramakta nekadar mağdur ettiğini anlatan bir dava açmalıyız. Mal mülk konusunda da halkımız ayni şekilde mağdur edilmiş ve hakları gasp edilmiştir.

Kıbrıs hükümeti diye tanıdığınız bu hükümet, gaspcı bir hükümetden başka birşey değildir. Gasp ettikleri hükümetle, demokrasiyide gasp etmişler, insan ahklarınıda gasp etmişlerdir. Peki hala neden Avrupa Birliği sesiz duruyor ve sözde AB parlamentosuna seçim yapar gibi görünen Kıbrıs hükümetini uyarmıyor.

Hani gözlemciler? Hani insan hakları, demokrasi mücadelesi veren güçler?

Avrupa Birliği samimi olsa derhal Ada ya seçimler için gözlemcilerini yollardı ve ihlalleri tesbit ederdi... Ama ne luzumu var canım, zaten bizi herzaman yok sayıyorlar. Ancak biz varız ve var olmayada devam edeceğiz...

Şimdi haklarımızı arama zamanı, derhal temsilcilerimiz, avukatlarımız ilgili makamlara şikayetlerini iletmeli ve ivedilikle bu yanlışların düzeltilmesini talep etmelidirler.
İlk önce Sayın Baroso ya bir mektup yazıp Avrupa Parlamento seçimlerinin iptalini istemeliyiz. Neden mi? Çünkü seçmen listeleri birçok hatalarla ve aykırılıklarla dolu. Kıbrıs Türk halkının ne tamamını nede bir kısmını temsil edebiliyor. Uyduruk bir liste...

Kuzey Kıbrıs ta egemenliği olmayan bir sözde devlet nasıl seçim yapabilir ve ben bütün Kıbrısı temsil ederim diyebilir, sayın AB parlamenterleri?

Seçimlerin iki üyesi için, seçim Kuzey Kıbrıs ta yapılmalıydı... Şayet bunu yapmış olsaydınız Kıbrıslı Türklerin size olan güveni artardı... Alın size güven artırıcı önlem... Ancak buda yetmez en önemlisi bizim COREPER detemsiliyetimizdir... İlerde bir barış halinde dönüşümlü Cumhur başkanlığındanda önmeli olan bu konu muhakkak masada tartışılmalıdır.

Biz Barış görüşmelerinde gereken desteği veriyoruz , görüşmelerden memnunuz demekle AB hiçbir somut adım atmadan Kıbrıslı Türklerin artık tasvibini alamaz... AB verdiği sözleri tutmakla yükümlüdür. Yalnız sözler değil, AB vatandaşı olan bizlere, eşit davrandığını göstermek mecburiyetinde...

Article 7 social policy

Member States shall take all necessary steps to ensure that: provisions contrary to principle of equal treatment in legally compulsory collective agreements, staff rules and undertakings or any other arrangements relating to occupational schemes are null and void or maybe declared null and voi d.
Schemes containing such provisions may not be approved or extended by administrative measures.

Madde 7 Sosyal politikalar.

Üyeülkeler herkese eşit davranma kuralları gereği , hukuken toplumsal anlaşmalar tahdinde gerekli tüm önlemleri almakla mükellefdir.çalışma kuralları ve yapılması gerekenler veya çalışma planı veya düzeni gerekçe değildir, ve geçersiz olarak ilan edilir.

Herhengi bir çalışma planı böylesine ( eşitliğe ve insan haklarına aykırı) düzenleme yapıyorsa, onaylanmaz veya idari zaruret altında geliştirilemez.

Alın işte size AB nin kuruluş maddelerinden biri,,, Rum tarafı bu seçimle birçok adalet kurallarını ihlal etmiş durumda. Bu seçimlerin derhal ve behemehal iptal edilmesi gerek... Yoksa kimse artık AB nin güvenirliğine inanmaz.

Herkese saygılarımı sunarken, bir kez daha Şehit aileleri ve malul gaziler derneğini tebrik ederi ümit ederim bu yolda yalnız bırakılmazlar...