Yönetilmeyi kabul etmeyen insanlar da vardır.
Azdır sayıları ama vardırlar hem de öyle vardırlar ki varlıkları rahatsız eder bütün yöneticileri ve yönetimleri.
Ne yazıktır ki Balkan dağlarının doğusundaki devletlerde yaşayan halklar milletler insanlar bir türlü anlayamadı ve anlayamıyor ve de anlamaya niyetli de değil ki devletler insanları yönetmek için değil işleri yönetmek için vardır.
Nerde devlet ya da her hangi bir örgütün yönetim kademesi işleri değil de insanları yönetmeyi seçerse orada işler berbattır ve her gün daha da berbat olur.
Misal berberler / kuaförler derneği yöneticileri berberlerin / kuaförlerin sorunlarını çözmek dururken berberleri yönetmeye kalkarsa orda berberlik mesleği aynı bizdeki gibi birkaç yüzyıl geride kalmıştır.
Yine misal 
Bizim yöneticilerimiz yıllardır işleri yönetmek ve organize etmek dururken insanları yönetmeye kalkıştığı içindir ki bu haldeyiz.
Hangi haldeyiz diye sorup boşuna kendinize eziyet etmeyin.
En uzak mesafesi saatte 70 km hızla sürülen bir otomobille 2 saat olan bu dinine yandığım devlette yaşayan vatandaşlarda akıl almaz bir lüx otomobil tutkusu var ve dahi her birkaç yılda bir de yenilemek arzusundadırlar hem otomobillerini ve hem de akıllı olduğuna cidden inandıkları telefonları.
İsterseniz inanmayın ciddiye almayın ama otomobil ve telefonda son modayı takip etme arzumuzla mecliste yaşanan son kriz arasında yakın ve doğrudan ilişki vardır.
Tüketim sapkınlığı içinde ömür törpülemeye tiryaki olan bedenler için yönetilmekten rahatsız olmak söz konusu bile değildir.
Yönetilmeye alışmış kitleler yönetenler için yoğrularak biçim verilecek bir hammadde haline gelir ki onlara hamur dersek yönetici tayfası da hamurkar olur.
Dünyamız yönetilmeye alıştırılmış ve zaten kendileri de bu alışmaya gönüllü olan kalabalıklar yüzünden bu haldedir.
Yönetilmeye hayır diyenler mi.
Onlar mutlu azınlık.
Nokta.