Yücel Hatay, daha çok spor yazarlığıyla bilinir. Spor yazarı olarak neredeyse bir ömür tüketti. Gazete köşelerindeki binlerce yazısını, onlarca kitapla taçlandırdı. Aslında sporu yazarken, koşut olarak Kıbrıs Türk Halkı’nın Varoluş Mücadelesi’ni, daha doğrusu bu mücadeleden kesitleri de aktardı.
Son dönemlerde artık doğrudan bu konuya girerek Kıbrıs Türkü’nün 1878’den itibaren yaşadığı siyasal, sosyal, kültürel ve sportif olayları kronolojik olarak yayın dünyasına kazandırma çalışmalarına yönelerek ardı ardına kitaplar yayımlıyor. Bu cümleden olarak, 1878 – 1955 yıllarını “Kan Ve Kalem,” 1956 – 1960 yıllarını “Direniş” adlı kitaplarında anlatmıştı. Şimdi elinizde olan ve “Mücadele” adını verdiği bu kitapla 1961 – 1973 arasını anlatıyor.
Elbette ki bunlar tarih kitapları değil! Zaten öyle bir savda da değil Yücel Hatay! Ama şunu söyleyebiliriz ki yazdıkları, konuları ele alış ve aktarış biçimi değişen tarih anlayışına uygun! Anlatılarını genellikle gazete yayınlarına dayandırmayı yeğliyor ama aralara kendi yaşanmışlıklarını da katarak, çalışmalarına yer yer “anı” niteliği de kazandırıyor yazdıklarına!
Doğrusu Yücel Bey’in, benim de yaşadığım 1961 – 1973 yıllarını anlatan “Mücadele” adlı bu son eserini Önsöz yazmak için okumaya başladığımda, “ne orijinalliği olabilir” diye içimden geçirmiştim. Okudukça yaşadığım dönemlerin gözümün önünde canlanması bir yana, belleğimden silinmiş, daha doğrusu puslanmış ama benzer kitaplarda yer almamış ilginç olayların anlatıldığını görünce, çalışmanın değeri daha da yükseldi gözlerimde!
Şu ara başlıklara bakın mesela:
İngiltere Kıraliçesi Kıbrıs’ta
Feci uçak kazası
Yuri Gagarin Kıbrıs’ta
Lyndon Johnson Kıbrıs’ta
İlk resmi gazete
Kıbrıs’ta çevrilen ilk Türk filmi
Özker Özgür’den Rumlara uyarı
Alaminyo’da tuzak ve 5 şehit
Bu konu başlıkları, kitabın zengin içeriğini güzel yansıtır.
Elbette ki döneminin tüm yaşanmışlıklarını eksiksiz anlatma diye bir şey söz konusu olamaz. Kolay da değildir bunu yapmak! Ama bazı eksikliklerin olması, kitabın değerini eksiltmez.
Bası hususların altını çizmek isterim:
Kıbrıs Türkleri olarak toplumsal savunma refleksini gösterip ENOSİS’i engelleyecek örgütlenmelere girebildik.
1960’da bu Ada’da “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eşit ortağı olduk.
Tanınmamışlığımıza ve var olan tüm sorunlara karşın, “devlet” statüsünde bir yapılanmamız var.
Eksikliklerine karşın, bu gün çoğulcu ve işleyen bir demokratik yapılanma içindeyiz.
Güçlü, yaygın ve etkili bir sivil toplumumuz var.
Bunlar, Yücel Bey’in de anlattığı ve 1878’de başlayan Varoluş Mücadelesi sayesinde kazanılmıştır, yani Ada’ya bugünkü halimizle ”gökten zembille inmedik.”
Böyle bir mücadele veren bir toplumun bellek sorunu yaşamaması gerekir. Oysa Kıbrıs Türk Halkı’nda ciddi boyutta “yurttaşlık bilinçsizliği,” “bilinç bulanıklığı,” “toplumsal bellek yitimi/belleksizleşme” süreci ya da “kimlik bunalımı” yaşandığını; en yaşamsal konularda bile kafa karışıklığı, hatta yorgunluk ve yılgınlık belirtileri ortaya çıktığını her vesileyle ve üzülerek dile getiriyorum.
Nobel’e aday gösterilen dünya çapında bir bilim insanı olan hemşehrimiz Profesör Dr. Vamık Volkan da, Kuzey Kıbrıs’ta sorulan ‘biz kimiz’ sorusunu büyük bir bilinç bulanıklığının işareti olarak görür ve bunun ”çok büyük bir problem” olduğunu söyler. (Star Gazetesi, 16 Mart 2009 Pazar.)
Bundan dolayıdır ki her kitabı, özellikle de yaşanmışlıkları aktaran her kitabı önemser, boşalmaya yüz tutmuş toplum belleğimize yapılan değerli bir katkı; bizim bu Ada’ya bugünkü halimizle ”gökten zembille indiğimizi” sananlara verilen bir yanıt olarak görüyorum. Yücel Hatay’ın, yalnız son kitapları değil, sporumuzu anlatan kitapları da toplumsal belleğimizi besleyen çalışmalardır. Ayrıca, gerek “Mücadele”si, gerekse diğer kitapları kaynak kitap niteliği olmaları dolayısıyla da önemli bir katkıdır.
Önsöz yazmak ya da görüşlerimi almak üzere, kitaplarını basım aşamasına gelmeden okumam için veren çok insan vardır. Genellikle Türkçe dilbilgisi açısından çok zorlandıklarım da olur. Yücel Bey, okuyup özet yazmam için bana kitabını verirken, böyle bir durumla karşılaşmayacağımdan emindim. Çünkü onun bu konuda çok titiz olduğunu biliyordum.
Yücel Bey’le, çok fazla hukukum olmadı son zamanlara kadar! Buna karşın son iki kitabım (Evliya Çelebinin İzinde Kuzey Kıbrıs Seyahatnamesi ve Kıbrıs Türk Halkı’nın Siyaset Kurumu Üzerine Deneme) çıktığında, Yücel Bey beni arayarak, saptadığı bazı hataları anlatmıştı. O hataları görmek için çok titiz olunması gerekirdi. Oldukça şaşırdığımı ama çok da sevindiğimi belirtmeliyim.
Onun bu konudaki titizliğini o zaman anladım.
Nitekim okuduğum Mücadele’de hemen hemen hiç hata bulmadım. Daha doğrusu bazı hatalar vardı ama Yücel Bey zaten onları saptamış ve işaret etmişti.
Bir kitap önsözünü çok fazla uzatmamak gerekir diye düşünüyorum.
Yücel Hatay’ı kutlarım. Yalnız bu eseri dolayısıyla değil, tüm çalışmaları için! “Mücadele” ile basılmış kitap sayısı, 19’u bulacak. Bu, bizim ülkemiz koşullarında önemli bir sayıdır.
Biliyorum ki bu yola çıkan durmaz. Onun da durmayacağına ve toplumsal belleğe başka kitaplar da kazandıracağına inanıyorum.
Kitabı içtenlikle öneriyorum. Kıbrıslı Türkler’in kitaplıklarında bulunması gereken bir eser.
Eline, kalemine, yüreğine, beynine sağlık Yücel Bey! Daha nice nice kitaplara!