Haftalardır yuvarlak dünyamızın, yusyuvarlak topu peşinde futbolcular koşuyorlar. Dünyanın birçok yerinden gelen 32 takımının formaları gibi kendileri de çok renkli oyuncuları, tribünlerde olsun, ekran başlarında olsun yine çok renkli, çok dilli insanlarını meşin yuvarlağın heyecanına bağladılar.
Bu yıl Rusya’da düzenlenen dünya futbol şampiyonasında 32 ülkeyi temsil eden futbol takımları oynaya, oynaya, birbirlerini eleye eleye nihayet yarı finale dört takım kaldı. Son iki günde oynanan dört karşılaşmadan sonra Fransa-Belçika ve İngiltere-Hırvatistan takımları yarı finalist olmayı başardılar. Hafta içerisinde futbol adına ekran başarında yeni heyecanlara ve mücadeleleri izleyecek tanıklık edeceğiz yeni futbol zaferlerine.
Tabii ki öncelikle şampiyonada temsil edilmekte olan ülkelerin insanları en fazla heyecanı yaşadılar ve yaşayacaklar, sevinecekler. Hele de dünya kupasını kazanacak olan ülkenin yurttaşlarının havaya zıplayacaklarını ve en az üç gün-üç gece eğlenip şampiyon olmanın mutluluğunu yaşayacaklarını tahmin edebiliriz.
Dünya çapında, küresel bağlamda, uluslararasının da üzerinde insanlararası bir futbol festivali yaşanmaktadır aslında. İnsanlar öncelikle kendi ülkelerinin bu şampiyonada başarılı olmalarını istemekle beraber, güzel futbol seyretmekten ve daha iyi oynayanın başarılı olmasından da mutlu olmaktadırlar.
İngiltere’den yola çıkan ve yıllar içerisinde tüm dünyaya “football” yani ayaktopu adıyla yayılan bu oyunun dünyanın her yerindeki insanları bu kadar heyecanlandıracağını , sevindireceğini ve birbirlerine bağla ve birbirlerine bağlayacağını hiçkimse tahmin edemezdi herhalde. Ama oldu, yuvarlak topun peşinde koşan 22 adamın, kurallara ve zamana bağlanmış 90+ dakikalık serüveni gerçek hayatın da tatlı gaileleri arasına girdi. Zamanla profesyonel bir çizgide ilerleyen ve gelişen futbol oyunu ve oyuncuları, yöneticileri ile beraber futbol olayını bir futbol sanayine dönüştürdüler.
Bugün artık futbol da üretilen bir üründür, ve bu ürünü üreten futbol kulüpleri de borsalara kayıtlı, şirketlerdir. Futbol kulüplerinin hisseleri de reel sanayi hisseleri gibi alınıp satılmakta, kulübün performansına göre değer kazanmakta ya da kaybetmektedir.
Futbol sanayinde oyuncu olarak, antrenör ya da teknik adamlar olarak yer edinmiş insanların da performansı istatistiksel olarak izlenmekte ve bu bilgilere göre piyasada parasal değer bulmaktadır. Çok başarılı olmuş futbolcu ve çalıştırıcıların transferindeki astronomik fiyatlar dünya basınında haber olarak yer almaktadır. Bu futbol endüstrisinin işletmecilik ve ekonomi yüzü.
Bu endüstrinin bir da insansal yüzüne bakalım. Bir defa futbol insanların özel yeteneklerine göre oynayabilecekleri bir oyun. Gelişmiş üstün fiziksel bir kas ve kemik yapısı yanında, ağır fiziksel çalışmalara dayanıklı bir psikolojik altyapı bu işin önceliği. Bunun sonrasında futbol oynama yetenekleri gelir. Futbolcuların bireysel olarak oynadıkları oyun ve ustalıkları yanında, oynadıkları takımın oyun sistemine uyumları da ön plana çıkıyor elbette.
Yetenekli futbolcuların yetişmeleri, güçlü futbol takımlarının varlığı bir de fiziksel altyapılar gerektirir. Her spor gibi futbolun da bilimsel esaslar üzerinden yürütülmesi futbolun varlığının bir başka vazgeçilmezi.
Ama isterseniz gelin biz bunların tümünden de vazgeçelim ve futbol denen bu güzel oyunun insani güzelliklerinden, doğrudan insan olmaya olabilmeye yaptıkları ve yapabilecekleri katkılardan söz edelim biraz da.
Adı lazım değil, son Fransa-Uruguay maçında takımı adına 2. Golü atan Fransız futbolcu pek de sevinmedi, sevinç gösterilerinde bulunmadı. Maç sonrasında bu davranışına açıklı getirdi. “Benim yetişmemde, insan olarak önemli değerler kazanmamda bir Uruguay’lının çok büyük payı vardır, O’na saygımdan dolayı sevinmedim” dedi Fransız oyuncu. Kısaca insani dostluk ve arkadaşlık, vefa ve sevgi saygı değerlerinin her şeye rağmen en üst düzeyde tutulmaya çalışılması bunun güzel örneklerinin verilmesi, küçücük yuvarlak bir topun, koskoca yuvarlak bir dünyaya en güzel katkısı değil mi? Gol da atmış olsa takımını zafere de taşısa her şey ama her şey bir futbol sevincine feda edilemiyor. Gol sevincinin de üstünde korunması gereken değerler var!
Dünya kupasındaki futbol takımlarının giydikleri formalar kadar renkli ve farklı oyuncuları da, bizlere dünya coğrafyasının güzelliklerini sergiledi. Üstün futbol oynama yeteneklerinin bir araya getirdiği farklı etnik kökenden gelen oyuncular, takımları adına ortak zaferler yaratmaya çalışırken, sahaya yansıttıkları farklı güzelliklerle tüm izleyen insanlara, koskocaman yuvarlak dünyanın şaşmaz katı gerçeğini her saniye hatırlattılar ve yine izleyen tüm farklı insanların alkışlarını aldılar. Futbol adına ortaya konan ve güzel olan her ne olduysa, kimden geldiğine bakmaksızın, herkes tarafından ayırımsız karşılandı ve alkışlandı. Küçücük yuvarlak bir topun ardında koşan oyuncuların, renkli formaları ve kendi farklı renkleriyle, koskoca yuvarlak bir dünyada yaşayanların tümüne ulaştırdığı toplu mesaj, insanların ve insanlığın beraberce, çok daha güzel şeyler yapabilecekleri umududur. Tarafsız ve doğru dürüst, maçlar yöneten hakemlerin de bu mesaja katkıları çoktur. Şüpheli durumlarda artık VAR da vardır.
Ne dersiniz, özellikle siyasal ve ekonomik sorunları da çözmek için tarafsız ve dürüst hakemler yanında VAR da kullanmak, yuvarlak dünyada yaşayanların işlerine yarar mı? Ekonomik ve finansal anlamdaki bir VAR’ın da, tüm parasal ve mal hareketlerini anında izleyip, ölçecek ve değerlendirecek bir veri tabanına sahip olacağını da peşinen söylemiş olayım. O zaman kim kazancını gizleyebilir? Kim vergi kaçırabilir? Kim kara para aklayabilir? Kim kimi çalabilir? Nedir bu var? Tüm kağıt banknot ve madeni paraların dolaşımının ortadan kaldırılarak plastik paraya geçilmesi, her liranın her cent’in hareketini izleyebilecektir. Nerdeeeen nereye geldik değil mi? Ne alaka diyenler de olacak. AH ŞU VARLIKLAR VAR YA, ONLARI DA BİR “VAR”A EMANET EDEBİLSEK KEŞKE. KIBRIS’TAN BAŞLAYALIM MI ÖNCE?!
VAR: VIDEO AIDED REFEREE ( Video Yardımcılı Hakem).